Tallinn
Helsinki'den Tallin'e yine gemi yolculuğuyla Viking Line ile ulaştık. Liman şehirleri olmaları ve birbirine yakın olmaları sebebiyle gemi yolculukları çok tercih ediliyor. Yine önceki gemimizle aynı büyüklükte bir gemiyle 2,5 saat yolculuk yaparak Tallin'e vardık. Tabii bu sefer gemide bir odamız yoktu. Geminin en üst katından denizi izleyerek yol aldık.
Tallin hakkında biraz da bilgi verelim: Baltık ülkelerinden olan Estonya'nın başkenti olan şehir. 1991 yılında bağımsızlıklarını kazanıyorlar.
Tallin'de çok sayıda Finli de yaşıyor veya geçici olarak geliyorlar. Nitekim Helsinki'ye 2 saat uzaklıktaki Tallin'de içkiler dörtte bir fiyatına satıldığı için içmek ve satın almak için gelenler çok oluyor. Ayrıca buradaki ucuz ve eğitimli iş gücü özellikle internet firmalarını buraya çekmiş. İnternet yazılımının önemli bir merkezi olmuş. Mesela Skype, Finlandiyalı ve Estonyalı birileri tarafından kurulmuş. Tallinn , kolay gezilebilen küçük bir şehir.
Tallin Old Town
Her şehrin olduğu gibi Tallin'de de eski, tarihi bir kısım var. Burayı daha net görebilmek için Toempea tepesine çıkılıyor. Tepeden tüm şehri seyredebiliyorsunuz. Turistlerin yoğun olarak bulunduğu eski şehir arnavut kaldırımlı sokaklarında yürürken restoranlarda çalışan Orta Çağ kıyafetli kızlarla size farklı bir ortam sunuyor. Müşteriyi nasıl çekeceklerini de biliyorlar açıkçası. Hatta kendi aralarında farklı oyunlar düzenliyorlar. Biz bir kız kaçırma daha doğrusu alıkoyma meselesine denk gelmiştik. Orta Çağ kostümleriyle canlandırma yaparak turistlerin ilgisini çekmeye çalışıyorlar. Eğlenceli de bir ortam oluşuyor.
Toempea Tepesi:
Şehrin manzarasını görmek isteyenlerin gelip bir de yukarıdan bakmasına fırsat veriyor. Buraya viewing point kohtuotsa deniyor. Buralar eskiden zengin ve soyluların yaşadığı bir yönetim merkezi olarak kullanılmış. Patkuli ise yine manzarayı görebildiğiniz tepenin hemen yanında.
Viru Gates
Old Town'a girişte Viru kapıları bizi karşılıyor. 14. yy'dan kalma kapıdan girildiğinde dükkanlar, kafeler, butikler, hediyelik eşya mağazaları çıkıyor karşımıza.
Buralar ev olarak kullanılıyormuş. Kale surlarına ev yapılması, hane sahiplerinin kullanması ilginç gelmişti bize.
Viru Square and Street
Çiçekçilerin pazarının bulunduğu meydanda güzel kokan çiçeklere bir göz atılabilir. Bu tarihi tarzda tahtayla döşenip cilalanan at arabası ise hayatımda hiç görmediğim kadar güzel bir arabaydı. Orta Çağ at arabası şeklinde dizayn edilmiş ve ona özel giyinmiş kadın bir sürücüsü vardı. Haliyle fotoğraf almak isteyen çok oluyordu.
Raekoja Caddesinde restoranlarda garsonlar Orta Çağ kıyafetleriyle servis yapıyorlar.
Alexandre Nevsky Katedrali
Tarzından da anlaşılacağı üzere Rus sömürgesi altındayken inşa edilmiş bir Rus Ortodox kilisesi. 13.yy'da Buz Savaşı'nı kazanmış olan peder Alexandre Nevsky'ye adanıyor. Katedralde altın varaklar ve fresklerdikkat çekiyor.
Town Hall/ Raekoja Plats
Avrupadaki en eski belediye binası olduğu söyleniyor. Ama her şeye bir şey söyleniyor. Neye inanacağımıza şaşırdık.😄
Burası aynı zamanda popüler meydanları, turistlerin uğrak mekanları.
Parlemento Binası/Rigigigoku
Pembe renkli tasarımı ile bahar havası veriyor. İçerisinde kale ve sanat sergileri bulunuyor.
St. Mary Kilisesi
Dome Kilisisi de olarak bilinen yapı, Estonya'nın en eski kiliseleri arasında sayılıyor. 1240 yılında Danimarkalılar tarafından yapılıyor. Ahşap işlemeleri, tonoz, sunak ve lahit eklemeleri ile ilgi çekiyor. Katedralde gömülü soylular da bulunuyormuş.
Antiik/Town Hall Pharmacy
Avrupa'nın en eski eczanesi olduğu tahmin ediliyor. 1442'den beri işletildiğine dair bazı kaynaklar bulunmuş. Eczanenin bir kısmı hala kullanımda bir kısmını müze olarak sergiliyorlar. İçeri girdiğinizde tahta döşemelerde eskilerin havası yaşatılıyor. Tarihte bir dönemdeymişsiniz gibi hissediyorsunuz. Müzede eskiden ilaç olarak kullanılan otlar, yakılmış kirpi, at boynuzu tozu, yakılmış arı gibi hayvanların kalıntıları sergileniyor. Zamanında tedavi için neler kullanılış diyorsunuz. Bana göre buraların en ilginç mekanı bu eczaneydi.
Yemek
Bir Avm'ye girip Chopstix'te noodle yemek durumunda kalıyoruz, tabi helal ve lezzetli başka bir şey bulamayınca. Noodle'ı çok severim, bu da farklı tarzda yapılmış bir Çin noodle'ıydı. Biz yine de evde yaptığım tavuklu Thai noodle'ını tercih ederiz.
Ayrıca dondurmalı fried apple da denemek istiyoruz. Şekersiz geldi bana, evde şekerli bir tarif yapmayı düşünüyorum.
Bu çikolatalı marşmelovu çok sevdiğim için paylaşmak istedim. Baltık ülkelerinde her yerde bulunuyor.
Lido restoran
Solaris Avm'nin içerisinde bulunan, yemekleri şehrin başka her yerine kıyasladığınızda aşırı ucuz kaçan ama lezzetli ev yemekleri sattığı iddia edilen restorantta fiyatlar 1-2 euroydu, biz de inanamadık. Çok da çeşit vardı. Ancak helal olarak patates kızartması ve şu waffle dışında bir şey bulamadık. Tatlılarda bile jelatin vardı aman Allah'ım. Allah'tan içinde neler olduğunu yazıyorlardı. Bol bol et çeşitleri vardı. Etlerin de bu denli ucuz olması hayret vericiydi. Halkı için mükemmel fırsat bence.
Tallin Old Town
Her şehrin olduğu gibi Tallin'de de eski, tarihi bir kısım var. Burayı daha net görebilmek için Toempea tepesine çıkılıyor. Tepeden tüm şehri seyredebiliyorsunuz. Turistlerin yoğun olarak bulunduğu eski şehir arnavut kaldırımlı sokaklarında yürürken restoranlarda çalışan Orta Çağ kıyafetli kızlarla size farklı bir ortam sunuyor. Müşteriyi nasıl çekeceklerini de biliyorlar açıkçası. Hatta kendi aralarında farklı oyunlar düzenliyorlar. Biz bir kız kaçırma daha doğrusu alıkoyma meselesine denk gelmiştik. Orta Çağ kostümleriyle canlandırma yaparak turistlerin ilgisini çekmeye çalışıyorlar. Eğlenceli de bir ortam oluşuyor.
Toempea Tepesi:
Şehrin manzarasını görmek isteyenlerin gelip bir de yukarıdan bakmasına fırsat veriyor. Buraya viewing point kohtuotsa deniyor. Buralar eskiden zengin ve soyluların yaşadığı bir yönetim merkezi olarak kullanılmış. Patkuli ise yine manzarayı görebildiğiniz tepenin hemen yanında.
Viru Gates
Old Town'a girişte Viru kapıları bizi karşılıyor. 14. yy'dan kalma kapıdan girildiğinde dükkanlar, kafeler, butikler, hediyelik eşya mağazaları çıkıyor karşımıza.
Buralar ev olarak kullanılıyormuş. Kale surlarına ev yapılması, hane sahiplerinin kullanması ilginç gelmişti bize.
Viru Square and Street
Çiçekçilerin pazarının bulunduğu meydanda güzel kokan çiçeklere bir göz atılabilir. Bu tarihi tarzda tahtayla döşenip cilalanan at arabası ise hayatımda hiç görmediğim kadar güzel bir arabaydı. Orta Çağ at arabası şeklinde dizayn edilmiş ve ona özel giyinmiş kadın bir sürücüsü vardı. Haliyle fotoğraf almak isteyen çok oluyordu.
Raekoja Caddesinde restoranlarda garsonlar Orta Çağ kıyafetleriyle servis yapıyorlar.
Alexandre Nevsky Katedrali
Tarzından da anlaşılacağı üzere Rus sömürgesi altındayken inşa edilmiş bir Rus Ortodox kilisesi. 13.yy'da Buz Savaşı'nı kazanmış olan peder Alexandre Nevsky'ye adanıyor. Katedralde altın varaklar ve fresklerdikkat çekiyor.
Town Hall/ Raekoja Plats
Avrupadaki en eski belediye binası olduğu söyleniyor. Ama her şeye bir şey söyleniyor. Neye inanacağımıza şaşırdık.😄
Burası aynı zamanda popüler meydanları, turistlerin uğrak mekanları.
Parlemento Binası/Rigigigoku
Pembe renkli tasarımı ile bahar havası veriyor. İçerisinde kale ve sanat sergileri bulunuyor.
St. Mary Kilisesi
Dome Kilisisi de olarak bilinen yapı, Estonya'nın en eski kiliseleri arasında sayılıyor. 1240 yılında Danimarkalılar tarafından yapılıyor. Ahşap işlemeleri, tonoz, sunak ve lahit eklemeleri ile ilgi çekiyor. Katedralde gömülü soylular da bulunuyormuş.
Antiik/Town Hall Pharmacy
Avrupa'nın en eski eczanesi olduğu tahmin ediliyor. 1442'den beri işletildiğine dair bazı kaynaklar bulunmuş. Eczanenin bir kısmı hala kullanımda bir kısmını müze olarak sergiliyorlar. İçeri girdiğinizde tahta döşemelerde eskilerin havası yaşatılıyor. Tarihte bir dönemdeymişsiniz gibi hissediyorsunuz. Müzede eskiden ilaç olarak kullanılan otlar, yakılmış kirpi, at boynuzu tozu, yakılmış arı gibi hayvanların kalıntıları sergileniyor. Zamanında tedavi için neler kullanılış diyorsunuz. Bana göre buraların en ilginç mekanı bu eczaneydi.
Yemek
Bir Avm'ye girip Chopstix'te noodle yemek durumunda kalıyoruz, tabi helal ve lezzetli başka bir şey bulamayınca. Noodle'ı çok severim, bu da farklı tarzda yapılmış bir Çin noodle'ıydı. Biz yine de evde yaptığım tavuklu Thai noodle'ını tercih ederiz.
Ayrıca dondurmalı fried apple da denemek istiyoruz. Şekersiz geldi bana, evde şekerli bir tarif yapmayı düşünüyorum.
Bu çikolatalı marşmelovu çok sevdiğim için paylaşmak istedim. Baltık ülkelerinde her yerde bulunuyor.
Lido restoran
Solaris Avm'nin içerisinde bulunan, yemekleri şehrin başka her yerine kıyasladığınızda aşırı ucuz kaçan ama lezzetli ev yemekleri sattığı iddia edilen restorantta fiyatlar 1-2 euroydu, biz de inanamadık. Çok da çeşit vardı. Ancak helal olarak patates kızartması ve şu waffle dışında bir şey bulamadık. Tatlılarda bile jelatin vardı aman Allah'ım. Allah'tan içinde neler olduğunu yazıyorlardı. Bol bol et çeşitleri vardı. Etlerin de bu denli ucuz olması hayret vericiydi. Halkı için mükemmel fırsat bence.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder