Helsinki-Finlandia



Stockholm'den Helsinki'ye geçişimiz 11 katlı ve binlerce yolcu taşıyan Viking Line Gabriella ile 16 saat boyunca sürdü. Kamaramızda uyumak son derece rahattı, nitekim ışığı kapattığınızda tam karanlık sağlıyor ve saati bilemiyorsunuz. Yine de biz uzun süre geminin üst katından Stockholm'e veda etmeyi seçtik. Eşimle birlikte güneşin batışını seyrettik. Gemi yolculuğumuzun rüya gibi olduğunu söyleyebilirim. Gemide market, restoran, alışveriş alanları, çocuklar için eğlence alanları ve aklınıza gelebilecek pek çok şey bulunuyordu. Biz daha çok dışarıyı izlemeye odaklanmıştık. Çünkü o güzel manzaraları kaçırmak istemedik.



Yolculuğumuz sırasında sayısız ada gördük. Ee ben de doğal olarak kendimi fotoğraf çekmekten alıkoyamadım. Allah'ın harikası çeşit çeşit manzaralar. Ne kadar şükretsek az. O adalar denizde nasıl duruyor, güneş her gün nasıl doğuyor nasıl batıyor, her şey ama her şey bize Allah'ı hatırlatıyor, ayetullaha işaret ediyor. Kainat zikrediyor ve biz ne az şükrediyoruz. Tefekküre dalmak için tek muhteşem yer değil aslında, her yerde yapabiliriz. Kendimize baksak bile bunun için yeter. Ben de bu mazahiri tekrar hatırlamak istediğim ve bol bol fotoğraf aldım. 

Gemiden çektiğim bir takım kareleri sizlerle paylaşmak istiyorum.


Bu gemi de Viking Line gibi bir marka. Ancak asıl güzellik suyun berraklığında, duruluğunda değil mi?


Ve işte Helsinki'ye ulaşıyoruz. Gemi yolculuğumuz burada sona eriyor. Neyse bu şehirden ayrılırken de aynı gemiye bineceğimizi hatırlayarak boşveriyoruz.




Bisikletle şehir turu yapmazsak olmazdı. Bisiklet gördüğümüz yerde duramıyoruz, feraceyle sürmesi biraz güç olsa da şehri bu şekilde dolaşmaya karar veriyoruz. Burada da bir marka bulduk, günlüğü 5 euro'dan alıp Londra'daki Santander'daki gibi yarım saatte bir duraklara park edip yeniden alıyorsunuz.



Küçük bir şehir olan Helsinki'de gezilecek  yerlerin hepsi birbirine yakın, hatta pek çoğu yan yana diyebiliriz. Öncelikle Senato Meydanı ve yanında bulunan yerleri anlatmaya başlayacağım. 

Helsinki 

Finlandiya'nın başkenti olan şehir açık renkli granit taşlarıyla yoğunlaşmış mimarisinden dolayı 'Kuzey'in Beyaz Kenti' olarak anılıyor. 'Baltık Deniz'inin Kızı'' da deniyor. Sosyal ve kültürel aktivitelerinin yanında en çok da masmavi denizi ve yeşillikli yapısıyla doğal güzellikleri ön plana çıkıyor. Baltık Denizi ülkelerinden olan yani Baltık Denizi'ne kıyısı olan ülkelerden olan Finlandiya'nın en büyük şehridir de. Helsinki'de 315 ada varmış. Resmi dil Fince ve İsveççe.

Diğer Avrupa şehirlerine göre yeni kurulan bir şehir. 16.yy'da Finlandiya, İsveç kalının elindeydi,19.yy'da ise Rus-İsveç savaşıyla Rusların egemenliğine girdi. Rus çarı şehrin mimarisinin St. Petersburg'a benzetilmesi için 2 fin mimar görevlendiriyor. 19. yy neoklasik mimariyi şehirde rahatlıkla görebilirsiniz. 

Ayrıca şehirde ücretsiz internet ağı var. Her vatandaşın hakkı olarak görüldüğü için ücretsiz wifi açılmış. Farklı bir bilgi daha Finlandiya yasalarında 'Hiçbir bina parlemento binasının yüksekliğini geçemez' diye bir yasa varmış. O yüzden şehirde çok yüksek bir  binaya rastlayamazsınız. 

Senate Square

Bu meydan şehrin merkezi sayılır. Gezilecek yerlerin çoğunluğunun burada olası ve çarşısının da bulunması nedeniyle turistlerin ve halkın akın ettiği bölge diyebiliriz. Ortada bulunan heykel rRus çarı 2. Alexander'a ait. Ruslar Finlandiya'yı işgal ettikleri sırada çar Finlilere dillerini konuşma özgürüğünü tanıdığı için bağımsızlıklarını ilan ettikten sonra da heykeli korumuşlar. Meydan, Helsinki'nin mimarı Karl Ludwing'in planladığı yerlerden biri.



Helsinki Katedrali

19.yy'da inşa edilen katedral, 1917'de Finlandiya bağımsızlığını ilan edene kadar St. Nicolas' Church olarak bilinmiş. Alman mimar Ludvig Engel tarafından planlanmış. Neoklasik tarz örneklerinden olan katedrali üstte 4 küçük kubbeyle bir büyük yeşil kubbe yükseltiyor. Bu bina Helsinki'nin en çok ziyaret edilen ve fotoğraflanan binasıymış.



Uspenskin Katedrali

Rusların ülkeyi işgal ettikten sonra yaptıkları eserlerden. Zaten Ortodox kiliseler olmalarından, St. Petersburg'daymışsınız gibi bir his veren tarzından hemen Ruslara ait olduğu anlaşılıyor. Bizans ve Slav mimarisi ile inşa edilmiş. Rus mimar Aleksev Gornostayev tarafından planan kilise Fener Rum patrikhanesine bağlıymış. Ortodox hristiyanlığında önemli bir gün olan hz.meryem'in vefatının anısına yapılmış. Katedralin adı da Slav dilinde bu olayı temsil ediyor. Katedralin içindeki değerli ikonlardan Azizz Nikolas ikonu çalınmış ve bulunamamış. 


Rock Church/ Temppeliaukio

1969 yılında kayanın içi oyularak inşa edilmiş, bu nedenle bize ilginç geldi. İçeri giriş 3 euro.  Açıkçası artık kiliselere 1 euro vermek bile fazla geliyor bana. İbadethanelere girmek için para isteyenlere çok sinir oluyorum. 



Chapel of Silence/Kampin Kappeli

Modern bir tarzda yapılmış henüz yeni olan sessizlik kilisesinin içinde klasik şaşalı, bol heykelli kiliselerin aksine oturacak yerler ve incil dışında hiçbir şey yok. Herhalde onlar da artık sade bir hayat yaşamanın ve tefekküre dalmanın vaktinin geldiğini anlamış olsalar gerek. Nese aslında içinde pek ibadet eden yok, her zamanki gibi sadece turistler ve görevliler var.



Kamppi Centre

Sessizlik kilisenin yanında, meydanda bulunan Avm'den yiyecek içecek bir şeyler alınabilir. Meydan'da oturulabilir ya da bisiklet sürülebilir. Ayrıca meydanda el yapımı malzemelerin satıldığı tezgahlar da gezilebilir.

Helsinki City Hall



Belediye binalarını paylaşmasak olmaz. 

Havis Amanda/Deniz kızı heykeli rakasta

Tabi deniz kızı heykeli buraların olmazsa olmazı. Rakasta ile ilgili bir de hikayesi vardı.




Helsinki City Museum

Helsinki'nin tarihini yansıtan müzede kişisel anılar, sakinlerinin günlük yaşamı, maddi manevi ve sanat mirası fotoğraf koleksiyonları ve bilgilerle ziyaretçilerine sunulmuştu.  



Kluuvi


Kamppi

 2. el eşyaların satıldığı bir pazar. Yaz günü bile kürklerin, eldivenlerin satıldığını görebilirsiniz. Artık ne kadar soğuksa. Pazarda da kendime göre özel bir şey göremedim. Ancak pazarları gezmeyi severim, bir kere görsel zenginlik ve samimi bir ortam oluyor. 

Kauppatori/Market Square


Şehirdeki turistik ve geniş pazar yeri. Magnet almak için uygun bir yer. Merkezi bir yerde konumlanıyor pazar. İçerisinde balık, tatlı, waffle yiyebileceğiniz standların da bulunduğu bir alan. 

Esplanadi

Şehrin merkezinde yemyeşil bir park. Dinlenmek için geldiyseniz gelmişken sokak sanatçılarını da dinleyebilirsiniz. Bisikletle parkı turlamak da eğlenceli oluyor. 


Yuhanna Church 

3'te kapanmıştı, biz içine yetişemedik. Ancak dışardan bakmak da yetiyor zaten. Önünde de geniş bir bahçesi var. 


Suamenlinna adası ve kalesi

Yıldız şeklinde görünen kalenin şeklini anlamak için uzaktan bakmanız gerekir. Buranın en turistik adası diyebiliriz. Ada üzerinde denizaltı kalıntısı, köprüler, kale, çeşitli müzeler, kafeler, restoranlar bulunuyor. 18.yy'da İsveç kralı Rusya'dan gelebilecek saldırıları önlemek için kaleyi kurdurmuş. Kale, İsveç akeri mimar Augustin Ehrensvard tarafından yapılmış. Ancak yine de savunmada başarılı olamamışlar ve Ruslara teslim olmuşlar. 

Yemek

Geyik eti ve balık eti ağırlıklı beslenen şehirde hayatınızda görmediğiniz balık türleri var. Yani biraz böcek gibi duran balık türleri de çoktu. Biz uzun süre bakmaya dayanamıyorduk. Sahil kentlerinin kültüründe balık olduğu için biz İç Anadolulara göre hiç uygun değildi. Farklı lezzetleri denemeyi seviyoruz. Ancak o görüntüler bizde hiç de farklı bir şey deneyelim hissi  uyandırmadı. 
Karışık salata

Biz tabi ki kendimize göre yemek bulamayınca karışık salata tabağı yaptık. Bundan kesinlikle her şehirde olmalı. Sevdiğimiz türlerden koyduk ve sandviç yaparak afiyetle yedik. Açıkçası farkı bir yemek yemiş gibi sevdim.  Bu salata tabağını bazı marketler satıyor. her bir ürünü koyuyorlar ve siz istediğinizi seçiyorsunuz. 


Old Market Hall/Vanha Kauppahalli


Street food satan mekanda farklı çeşitler var. Ancak helal yemek arayanlara göre pek bir şey yoktu maalesef. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder