İskandinavya Part1: Kopenhag- Denmark/Danimarka



Küçük bir sır: Yukarıdaki haritada tüylü kalemin ucu aslında Kopenhag'ı gösteriyor. Bu gezimizi fotoğrafı çektiğim zamanlar planlıyorduk. Kuzey Avrupa'da 5 ülkeye seyahat hazırlıkları yaptık.



İSKANDİNAVYA

Kopenhag gezimiz için hazırladığımız videoyu buradan izleyebilirsiniz.



https://www.youtube.com/watch?v=UR3xzkhpLIA

Öncelikle yazıma İskandinavya bölgesi hakkında genel bilgiler vererek başlamak istiyorum.

Kuzey Avrupa ülkeleri İsveç, Norveç ve Danimarka'nın oluşturduğu buz gibi soğuk coğrafya İskandinavya adını alıyor. Nordik ülkeleri ise İskandinav ülkeleri ve Finlandiya, İzlanda, Grönland, Aland adaları, Faroe adalarından oluşuyor. Baltık Denizi'ne kıyısı olan ülkelere ise Baltık ülkeleri deniyor: Estonya, Letonya, Litvanya.

Biz de bu soğuk ülkeleri sıcak bir vakitte gezelim dedik.

İskandinavya denince aklımıza ilk gelenler herhalde Vikingler olur. Özellikle de çocukluğumuzun çizgi filmi Vicky the Vikings ve şimdilerin dizisi The Vikings. İskandinavya'da ülkeler arası geçişlerde Viking Line'a bindiğimiz zaman da aklıma bu kare gelmişti.




Biraz da müziklerinden bahsedelim. Nordic müzik İskandinavya müziği olarak biliniyor. Ben bu müzikle Celtic (İskoçya, İrlanda, Galler müziği) ve Kelt (Galiçya müziği) müziğini benzetiyorum.

COPENHAGEN

İlk uğrak noktamız Danimarka'nın başkenti Kopenhag oldu. Kopenhag hakkında kısaca bahsedelim:
Kopenhag'ın Danca'daki anlamı tüccarların limanı demek. Liman kenti olan ve doğal güzelliklerle dolu bu şehri eminim seversiniz. Dilleri Danca/Danish olan Danimarkalılar okullarda zorunlu yabancı dil olmasından dolayı genelde İngilizce biliyorlar, bu yüzden iletişimde sıkıntı çekmedik çok şükür. Refah seviyesinin çok yüksek olduğunu adım attığınızdan itibaren anlayacağınız bu ülkede alışveriş yapmak her babayiğidin harcı değil. Londra gibi pahalı bir şehirde bile airbnb ev fiyatlarında 30-35 pounda yer bulunabilirken Kopenhag'ta 70-75ten başlıyor fiyatlar. Para birimi olarak Danimarka kronunu kullanıyorlar. 1 Danimarka kronu 55 kr, ancak paranın değersiz göründüğüne aldanmayın, zira öyle değil. Alım gücü yüksek olduğu için ve dünyanın en zengin ülkelerinden sayıldığı için bütçenizi ona göre ayarlamak uygun olur.

Kuzeyde bulunan bu soğuk ve pahalı ülke İskandinavya'nın en turist çeken ülkesi diyebiliriz. Ancak genel olarak İskandinav ülkelerinde turist görmek diğer ülkelerdeki kadar kolay değil. Soğuk ve pahalı olması turistleri geri çeken nedenler. Güneş yazın akşam 10 civarında battığı için şehir bir günde rahatlıkla çoğu yer geziliyor. Açıkçası kuzeyde ve soğuk bir ülke olması nedeniyle istilaya pek uğramamış. Bu yüzden imar faaliyetlerine pek bir gem vurulmamış. Ülke genel olarak yemyeşil, havası temiz ve hayat çok düzenli.

Ulaşımda da bisikletler için ayrı yollar var. Bisiklet kullanma sayısı ciddi anlamda yüksek ve bisikletlilerin neredeyse daha çok hakkı var diyebilirim. Hatta bisikletler çocuklular için de kullanıma uygun hale getirilmiş.  Ayrıca insanlar çalınmasından da korkmuyor olsa gerek. Kimsenin bisikletini bağlamadığını görünce çok şaşırmıştık. Malum Londra'da bisikleti ne kadar sıkı da bağlasanız bütün parçalarının çalındığını, bir deri bir kemiğe döndüğünü görebiliyorsunuz. 😅 Allah muhafaza. 



Bisiklet parkı için ikinci kat yapmışlar. Bisiklet kullanımının ne denli yaygın olduğunu artık siz düşünün. Şehirde bisiklet sayısı araba sayısını geçmiş, vay bee.

Bu kadar genel bilgiden sonra artık nereleri gezdik ve başka nerelere gidilebilir bahsetmenin vakti geldi.

Nyhavn



Şehrin en meşhur yeri, hatta simgesi  denilebilecek yeri burası. Yeni liman anlamına gelen limanda kanal turu yapılabilir. Hem yol boyunca pek çok yeri kolaylıkla görebilirsiniz hem de bir görevli geçtiğiniz yerleri ve önemini anlatacaktır, bu şekilde bilgi edinebilirsiniz. Her iki tarafında rengarenk tarihi evler bulunuyor. Kanalı güzelleştiren de bu sevimli evler. Kanal boyunca görebileceğiniz eski gemilerin bir kısmı ev veya ofis olarak dizayn ediliyor. Farklı fiyatlarda tekne turları bulunuyor, 40 krona uygun bir tur bulabilirsiniz. 

Biraz da kanal turu boyunca gördüklerimizden bahsedelim:  

Stock exchange/borsen: 1625 yılında inşa edilmiş eski borsa binası yapısı nedeniyle turistlerin ilgisini çekiyor. Bize kanal turundan seyretmek yetti açıkçası. 



Copenhagen opera house: 1400 kişilik sahnesi olan opera halka bağışlanmış. Gerçekte ilginç bir bina stili var.



Amelienborg Sarayı: Saray 1043 yılında inşa edilmiş. 1794'te Chritianborg Sarayı'nda yangın çıkınca kraliyet ailesi bu saraya taşınıyor. Kışları burada yaşıyorlarmış. Kraliyet muhafızlarının nöbet değişim töreni de saat 12.00'de oluyormuş, görmek isteyenler o saatte gidebilir. Dört binanın bir oluşturduğu bir kare şeklinin içerisinde bir meydan ve heykelden oluşan alanda, her bina kraliyete ait. Hemen aralarında bulunan Frederik Kilisesi de ayrı bir manzara katmış saraya ve pek tabii fotoğraf karemize de.😇


Frederik's Church: Halk arasında mermer kilise olarak biliniyormuş.

Christianborg Sarayı: Sarayın bölümleri  kraliyet ailesi tarafından çeşitli toplantı ve etkinliklerde kullanılıyormuş. Hükümdarlarının ilan edildiği balkon da burada bulunuyor. Bu ülkeler demokratik değil miydi ya Avrupa'da her yerde kraliyet ailesi var, bi bizim saltanatı kaldırmaya çalışmışlar. Her neyse



Frederiskborg Sarayı/kalesi: 17.yy'da Rönesans tarzında inşa edilmiş kale 19.yyda çıkan yangında ciddi hasar almış. 


Copenhagen city hall (Kopenhavns radhus): Belediye sarayı, ulusal romantik tarzında yapılmış. Bir saat kulesi bulunuyor ve ünlü saat yapımcısı, anahtarcı ve astromekanik Jens Olsen'in Dünya saati (Jens Olsen's World Clock) de bu binada.



Anlamadığım şey ise Avrupa'da belediye binalarının neden bu kadar güzel olduğu. Bizdekileri düşününce...



The Little Mermaid (Den Lille Havrue): Küçük denizkızı heykeli Kopenhag'ın simgesi olarak görülüyor. Zaten bir liman kentinin simgesi de ancak denizle ilgili bir obje olabilirdi. Buralar ana Hemingway'in hikayelerini hatırlatıyor. Yaşlı Adam ve Deniz hikayesi vardı, çocukluğumda babamın bana aldığı. Onu hatırladım buralarda. Heykele dönecek olursak Lingelie limanı kıyısında bir kayanın üzerine dikilmiş bu heykel Ünlü Danimarkalı masal yazarı Andersen'in Küçük Deniz Kızı masalından esinlenerek yapılmış. Ayrıca Andersen'in evleri de Nyhavn bölgesinde. Kibritçi Kız, Prenses ve Bezelye Tanesi, Küçük Deniz Kızı, Kurşun Asker gibi pek çok masalı o civarlarda yazmış. Heykelin orjinal kafasının 1964de çalındığını ve bir daha bulunamadığını öğrenince çok şaşırmıştık. Bir defasında da kırmızıya boyanmış. Defalarca hücuma uğramış, tekrar tekrar onarılmış.


Copenhagen Street Food Market: Farklı tatlar denemeyi sevdiğimiz için ve sokak Street food stall'larında farklı mutfaklardan tatlar bulunduğu için hemen öyle bir yer aradık. Gittiğimiz yerde maalesef helal yiyecek bulamadık diyebilirim. Fas mutfağından bir şeyler yedik. Ayrıca çok çeşitli olmasına rağmen orjinal bir şey bulmak zordu.



Biz helal olarak bu Morocco yemeğini yiyebildik .

Tivoli bahçeleri



1843 yılında açılmış bu mekanın içerisinde lunapark, kafeler, restoranlar, yapay bir göl ve konser alanları bulunuyor. giriş ise ücretli. Fiyatı da 99 DKK. 

Botanical gardens/Botanisk Have



Eski bir botanik bahçesi. İçerisinde çeşit çeşit adını hiç duymadığınız, tabi kendisini görmüş olabileceğiniz bitkiler bulunuyor. Tam bir doğa harikası. Doğal güzellikleri, yeşili, temiz havayı, ve bence özellikle sudaki yaprak manzaralarını sevenlerin mutlaka uğramaları gereken bir durak. Sizce de muhteşem bir seyirlik değil mi😇

Stroget Street

Avrupa'nın araç girmeyen en uzun caddesi. Alışveriş için farklı bütçelere göre farklı tarzlara göre çeşitler bulabilirsiniz. Alışveriş yapmasanız bile yol boyunca yürüyüş yapmak çok eğlenceli. Cadde üzerinde pazarlar, küçük butikler, tezgahlar, kafeler bulunuyor. Hediyelik eşya olarak oranın meşhur kehribar taşı ve deniz kızı bibloları alınıyormuş, ancak ben tercih etmiyorum. Ünlü bir marka olan Lego'dan arzu ettiğiniz bir legoyu alabilirsiniz. Bu marka Londra'da da bulunuyor. Başka ülkelerde de vardır eminim. Bu arada ilginç bir bilgi öğrendim. Lego dancada leg godt-iyi oyna demenin kısaltılmış haliymiş. Aydınlandım resmen. Ayrıca Tiger'dan da çeşitli ürünler alabilirsiniz.



Bence cadde üzerinde yürümek çok keyifli özellikle düşünerek, etrafı seyrederek, insanların davranışlarını gözlemleyerek yürümek. Ve insanların olduğu yerde hayat daha güzel. Caddede bisiklet sürmek bile yasak inanamazsınız. O  yüzden sadece yaya trafiğine açık. 

Kastellet: Kopenhag kalesi, yıldız şekilli bir kale. Aslında kale denilmesine rağmen hiç kaleye benzemiyor. İnsan yapımı yeşillikli park gibi bir alan. İçerisi çok güzel manzaralara sahip. Yapay su kanalları ile çevrilmiş yemyeşil alanlarla bezenmiş.



En çok fotoğrafı hakeden yerlerden biri Kastellet gerçekten



Bir de Kastellet'e gökyüzünden bir bakış atalım😉



St. Alban's Church: Kastellet'ten görülebilen manzarası güzel bir kilise. Tam da uzaktan foto çekmelik bir yer.



Round Tower: Gözlem kulesi, Avrupa'da işlevi olan en eski rasathane. Biletler 25 Kron. Amatör astronomlar için de hizmete açıkmış.



Rosenberg Kalesi: Rönesans dönemi mimarisi ile ön plana çıkıyor. Kalenin içi büyük bir müze haline getirilmiş ve ziyaretçilere her daim açık. Kalenin içerisinde antika eşyalar bulunuyor.



Danimarka National Museum: Taş Devri, Viking Devri, Orta Çağ, Rönesans ve Modern Danimarka Tarihinden oluşan sergiler bulunuyor. Geniş bir etnografik koleksiyona da sahip. Giriş ise ücretsiz. 

Pek tabii Viking kostümleriyle


Christiania: bu şehirde özerk bir bölge, kamu personelinin girmesinin ve fotoğraf çekmenin yasak,uyuşturucu satmanın legal olduğu bu bölgede insanlar sobayla ısınıyormuş. Ayrıca kıyafetlerin bırakıldığı bir yer varmış ve ihtiyacı olan oradan alabiliyormuş. Biz gezemediğimiz için gözlemleyemedim. 

Danimarka Mutfağı

Danimarka mutfağına gelecek olursak genel olarak et, balık ve patates ağırlıklı yemeklerden oluşuyormuş. Doğal olarak gayrimuslim kültürlerin çoğunlukla yemek olarak domuz eti, alkolle yapılmış yiyecekler ve helal kesim olmayan etler tüketmelerinden dolayı bu Avrupa ülkesinde de kendimize göre bir yer bulamadık. Biz helal bir yer bulamadığımız için marketlerden aldığımız yiyeceklerle evde kendimiz hazırladık. Ülkede en çok deniz ürünleri tercih ediliyor. Eğer balıksever değilseniz size göre pek bir şey yok sayılır. Bu yüzden dezavantajlıydık.

Ayrıca

Vaktiniz varsa anlattıklarım dışında Kopenhagen Katedral, Church of Our Lady, Rapley Bilim Müzesi, Guinness Dünya Rekorları Müzesi, Rus Ortodox Kilisesi, Roma Katolik Kilisesi, Danimarka Dizayn Müzesi, King's Garden Park, Latin mahallesi, mayıs eylül arası vintage eşya ve antikaların satıldığı Flea Market'a, Torvehallerne Market'a uğrayabilirsiniz.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder