ÜRDÜN: Bir Arapça macerası

الأردن /JORDAN

المملكة الأردنية ال
هاشمية



بسم اللّه الرحمن الرحيم

الحمد للّه رب العالمين، والصلاة والسلام على أشرف المرسلين، سيدنا محمد وعلى آله وصحبه أجمعين، ومن تبعهم بإحسان إلى يوم  الدين. أما بعد

Bu yazımda Edep tarafından düzenlenen, 2 aylık yaz Arapça eğitim programını ve Ürdün'de gezilecek yerleri anlatacağım, yer yer tavsiyelerde bulunacağım. Benden 1 sene önce, İsar'ın programıyla yine aynı programa katılan eşimin de tecrübelerinden yararlanacağım. Son olarak, Arapça'ya dair yazılarıma da buradan erişebilirsiniz.



                                                                                   Ürdün evlerinden bir görünüm
Outline- 27.06.2016-22.08.2016
1-Genel bilgiler
2-Amman
3-Akabe
4-Ceraş
5-Elkerak
6-Aclun
7-Salt
8-Ulaşım
9-Ürdün yemekleri
10-Ürdün'e dair notlar ve tavsiyeler                                                                                                                                                    
1-Genel Bilgiler

Ömer(ra.) döneminde İslam Devleti topraklarına katılan, Mercidabık Savaşı'ndan itibaren 1917'ye kadar Osmanlı'ya ait olan Ürdün, 1.Dünya Savaşı sonunda ayrılarak İngiliz mandası oldu. Malum Şerif Hüseyin ihaneti hikayelerini hatırlarsınız. 2. Dünya Savaşı'nın ardından Ürdün Haşimi Krallığı olarak bağımsız bir krallık haline geldi. Ürdün ismi ise Ürdün nehrinden geliyor. Demografi açısından Ürdün halkıyla birlikte ülkede çok sayıda Filistinli de bulunuyor. Ayrıca yazları  Arapça eğitimi dolayısıyla çok sayıda yabancının da ülkeye geldiğini söyleyebiliriz. İslami cemaatler içerisinde Müslüman Kardeşler, Hızbut Tahrir, Tebliğ Cemaati, Selefiler, Şazeliye gibi tasavvufi tarikatler de bulunuyor. İslami hareketlerin yayınlarında hükümet çeşitli zorluklar çıkarıyor. Para birimleri dinar. Ürdün'de bulunduğumuz dönemde 1 dinar yaklaşık 4 tl ediyordu.

Mehmet Yağcı'nın kursundan 2.5 senelik Arapça eğitimi ile 2015 yılında mezun oldum. Daha sonraki sene Edep'te Arapça hazırlığı atlayarak 1.sınıfı okudum. Edep'teki hocalarımızla 2 öğrencili sınıfımızda haftada bir saat edebi metin okuyorduk. Bazen şiir yazıyorduk, hatta seslendiriyorduk:) Edep'in 1. sınıf sonunda Ürdün programı oluyor. Ben de Edep'te 1.sınıfı bitirmiştim. Boğaziçi'nden mezun olur olmaz, 2016 yazında Arapça eğitimi için Ürdün'e gittim. Yazın Edep ailesinden 11 öğrenci, 2 müşrife yollara düştük. Geziler sırasında da buralar eskiden bizim bir vilayetti işte demeyi ihmal etmedik:) Ürdün deyince akıllara gelen bir bestekar da oluyor tabi: Ürdün ve Yugoslavya menşeili Karim Baggili. Şuraya bir de Hani Mitwasi'den bir parça koyalım da ''Tüm Arap ülkeleri vatanımızdır'' diye. Ve işte yolculuğumuz başlıyordu Ya Rayıh.

Ürdün haritası


Biz Royal Jordanian Havayolu ile Amman Queen Aliya International Airport'a inmiştik.

Koyu renkli kısımlara tıklayarak konularla ilgili bağlantıları görebilirsiniz.

2- Amman/عمّان

Ürdün'ün başkenti. Yazılışı Ummanla aynı olduğundan bir şedde işimizi görür :) Amman, yaşanılan en eski şehirlerden biri. 1908 yılında Hicaz Demiryolu hattının Amman'dan geçmesi şehrin önemini artırmış. Amman'da kaldığımız için en çok Ammanla ilgili bilgiler vereceğim. Ramazanın sonunu ve 15 Temmuz dönemini Amman'da yaşamıştık. O gece hepimiz şaşkınlık ve korku içerisinde Türkiye'deki haberleri takip ediyorduk. Uzaktayken başka bir şey de yapılmıyor maalesef. Sabah olana kadar da olanlara inanamamıştık. O dönemi bu nedenle yalnızca Tv'den ve telefon görüşmelerimizden takip edebildik. Olay gecesinin ertesinde kendimizi Amman'daki Türk konsolosluğunda bulmuştuk.



Qasid Institute / قاصد



Edep'teyken Mayıs ayında Qasid'tan bir heyet bize seviye tespit sınavı yapmak için gelmişti. Sınav iki aşamadan oluşuyordu: Yazılı sınav ve sözlü mülakat. Sözlü mülakatı Qasid heyetinden gelen hocalar yapmıştı. Bu sınava göre Qasid'taki seviye sınıflarımız belli oldu. 1. seviyeden 7.seviyeye kadar 7 kur bulunuyordu. Ayrıca her kur kendi içinde 6A1, 6A2 şeklinde farklı seviyelere ayrılabiliyordu. Yalnızca 7.kur tek bir seviye idi. Bu arada Edep'teyken Ahmed Snobar hoca size mülakatla ilgili taktikler verecektir.

Uluslararası bir Arapça eğitim kursu olan Qasid'a dair anlatılacak çok şey var. 2 aylık yaz programı boyunca Qasid Enstitüsü'nde ders aldık. Aldığımız dersler أدب/ Edebiyat ve صحافة/ Basın-gazetecilik dersleriydi. Qasid'ta derslere giren hocalar Arap hocalardı.

Qasid, uluslararası bir kurum olduğu için dünyanın her yerinden gelen öğrenciler oluyor. Hatta Soas gibi bazı okulların Qasidla anlaşmaları bulunuyor ve belli dönemlerde öğrenci gönderiliyor. Amerika'dan, İngiltere'den, hatta Yeni Zelanda'dan bile öğrenciler oluyordu. Türk öğrencilerin sayısı hem Qasid'ta hem Amman'da çok fazlaydı. Türkiye'deki tüm kurumlar Ürdün'e göndermişler öğrencileri resmen :) Bunun nedeni de Amman'daki kurumların diğer Arap ülkelerine göre daha iyi eğitim vermeleri olabilir.

Qasid'taki derslerimizden bahsedeyim biraz da. Derslerdeki sorumluluğumuz مقالة yazma, مفردات/kelimeleri öğrenme, مدونة صوتية/ses kaydı hazırlama, إدارة صفية/ dersi bizim anlatmamız, إقامة بالأرض/sunum yapma, ayrıca bir de مشروع نهائي/bitirme projesi hazırlama idi. Bu bitirme projesini Edep ve Qasid'ta hocalara sunmamız da bekleniyordu. Qasid'ın son günlerinde meşruğumuzu sunduk. Sunumum yarım saat sürmüştü. Benim konum tabi ki bölümümle de alakalı olarak :

                              الاشكاليات التي تواجهها المراة التي تعمل في المجتمع الأردني

idi. Yani ''Ürdün toplumunda çalışan kadınların karşılaştıkları zorluklar''dı. Meşruğumu hazırlarken çok zevk aldım. Umarım siz de okurken zevk alırsınız. Buraya meşruğumu ve slaytımı da koyuyorum. Linke tıklayarak okuyabilirsiniz.

Meşruğ kitabem


Sunumum

Eşimin meşruğ konusu da bölümü Ekonomi ile ilgili olarak ''Ürdün'de fakirlik ve sebebleri'' imiş :

الفقر في الأردن: أسبابها

Bu da Sahafe dersinde yazdığım bir cümleyi tahtada hocayla incelediğimiz bir zamandı.



Sahafe dersinde adından da anlaşılacağı gibi medyayla ilgili gündeme ve tarihe dair makaleler okuyorduk. Genelde güncel konular oluyordu ve tartışıyorduk.- Mezuniyetimden dolayı 2 hafta kadar geç gitmiştim.- Sayımız 5-8 arası değişiyordu. Sahafe derslerinde haber dinliyorduk, makale okuyorduk. Ben çok seviyordum. Aklıma hep Ustaz( Mehmed Yağcı)'ın basın kitabı Vesail geliyordu, zira cümle tarzlarına oradan aşinaydık. Makaleleri okuyup üzerine tartışıyorduk. Bazen hoca iki gruba ayırıyor ve her gruba savunması gerektiği tarafı söylüyordu. Hoca da farklı fikirler çıksın ve konuşalım diye tartışmayı hararetlendiren sorular soruyordu. Bazen internetten konuyla ilgili kelime oyunları da oynuyorduk.

Edep dersinde ise daha ağır bir kelime ve gramer yapısı oluyordu. Klasik ve modern şiirler ile hikayeler, romanlar okuyup yorumluyorduk. Felsefi metinler okuduğumuz da oluyordu. Bazen bunlara önceden hazırlanıp birimizin sınıfta anlatması gerekiyordu. Genelde ise sınıfta hoca parçayı ya da şiiri dağıttıktan sonra herkese belli bir kısım veriyordu. İkişerli gruplar halinde yorumlar yapıyor, konuyu açıyorduk. Yine tartışma ortamı oluşuyordu. Bizim sınıfımızda gayrimuslim ya da Batılı herhangi biri olmadığı için genelde farklı fikirler çıksın diye inanmadığımız ya da düşünmediğimiz şeyleri de söyleyebiliyorduk. Bir arkadaşımın sınıfında hem müslümanlar hem gayri-müslim Amerikalı nüfusu fazla olduğu için zıt fikirler daha rahat ortaya çıkıyordu.

Qasid deyip de Halid Snobar hocadan bahsetmemek olmaz. Benim derslerime girmiyordu ama bir kere daha gitme fırsatım olsa Halid hocanın öğrencisi olmak isterdim. Benim hocalarım da iyiydi ama Halid hoca bir başka gerçekten. Arapça'yı öğretme stiliyle, kişiliği ve farklı yönleriyle tam bir hocadır kendisi. Edep'teki Ürdün mülakatımı da o yapmıştı. Yoldaki konuşmalarımızda bile yanlışlarımızı düzeltir, taktik ve birkaç bilgi verirdi. Qasid'taki yüksek Türk nüfusundan dolayı sıklıkla Türklerle takılıp Türkçe konuşurduk. Halid hoca da Türkçe konuşurken gördüğünde daima Arapça konuşun diye uyarırdı.

Ders saatleri her sınıfın farklı oluyordu. Mesela benim haftaiçi her gün 11.00-13.00 arası Sahafe, 13.00-15.00 arası Edeb dersim oluyordu.

Qasid programının sonunda en az 70 ortalamayı tamamlarsanız başarılı sayılıyor ve uluslararası geçerliliği olabilen şu şekilde bir belge alıyorsunuz:
İlk 6 kur 1.level, 2. level şeklinde level isimleriyle, 7. kur ise Advanced olarak yazıyor. Benim kurum da 7 idi.



Medarik / مدارك
17.30-19.00 arası 1. ders, 19.15-20.45 arası 2.ders oluyordu.
Medarik Arapça eğitimi veren ve içerisinde çeşitli İslami ilimler ve farklı derslerin de olduğu bir kurumdu. Biz aşağıdaki dersleri alıyorduk. Edep öğrencileri için en az iki ders almak zorunluydu. Ben tüm 6 derse de katılıyordum, hepsini de çok seviyordum. Ancak Kelam dersi ile nahiv çakıştığı için kelama sadece 1-2 kez katılabildim. Medarik dersleri Qasid'taki derslerimizden sonra başlıyordu, konum olarak da hemen çarprazında kalıyordu. Sahafe ve Edeb dersleri bitince Medarik'teki derslere gidiyorduk. Bütün derslere katıldığım için o dersler hakkında genel bilgiler vermeye çalışacağım. Her bir dersi tek tek öneririm zira hepsinden farklı şeyler öğrendim. Son derece kıymetli hocalardan bu dersleri alma nasibine eriştiyseniz nasibinizi geri tepmeyin derim :)

Medarik'teki dersler

1- Elfikrut Turasi/الفكر التراثي -Emced Reşid hoca

Dersi veren hoca Emced Reşid hoca aynı zamanda Medarik'in kurucusu, alanı fıkıh. Emced hocadan ders alınmadan geçilmez, aliyyul ala bir hocadır. Derste selefilik, ictihad kapısının kapanması meselesi, modern akımlar, sünnet gibi konular fıkhi yönleriyle işleniyor.

2- Tezevvugun Nahv fil Kuran/تذوق النحو في القرآن - Ali Zeyno hoca

Adından da anlaşılacağı gibi ders nahivden zevk almayı, lezzet almayı amaçlıyordu. Ecrumiyye kitabı üzerinden nahiv konularını Kur'an'dan örneklerle işledik.

3-Kelam/Medhal li Akideti Ehli İslam/ -M. Nuveyhi hoca

4- Elharekatul İslamiyye/الحركات الإسلامية - Musa Amir hoca

Ürdün başta olmak üzere İslami hareketlerin anlatıldığı bir dersti. Selefiler, Şazeli tarikatı, Hamas ve Elfetih gibi örgütler bunlardan bazılarıydı. Hoca çok donanımlıydı ve konu anlatımı güzeldi. Galiba doktorada çalıştığı konu bunlardı.

Ders notlarından:


5- El Muctemail Urduni/المجتمع الأردني -Yusuf Rababa hoca

Ürdün toplumunu daha yakından tanımak ve anlamak istiyorsanız çok faydalı bir ders. Aşiretler, Ürdün toplumunu oluşturan demografik yapı, Filistinli-Ürdünlü ayrımı, belli başlı gelenekler, toplumun bakış açısı konuşuluyor. İnteraktif bir ders olduğunu söyleyebilirim.

6- Sınaatul Eflam/صناعة الأفلام -Nevres Ebu Salih hoca

Başlıktaki linkte Nevres hocayla yapılmış bir söyleşi ve 4 ayrı kısa filminin linkleri var, göz atabilirsiniz.

Nevres hoca Filistinli genç bir film yönetmeni. Derste film-sinema alanına dair terimleri Arapça olarak öğreniyorsunuz. Filmleri nasıl çektiğini anlatıyor. Bir kısa filmini açarak bize hikayesini anlatmıştı. İslami hassasiyetle çekiyor filmlerini. Mesela bir defasında oyuncunun bir kızı kaçırıp ağzını bağlaması gerekiyormuş. O kısmı kızın abisiyle çekmişler :)

Film yapımı dersinde Nevres hocanın tahtadaki notlarından:



Ürdün Üniversitesi/ The University of Jordan / الجامعة الأردنية
1962'de kurulan üniversite tıp, hemşirelik, eczacılık gibi sağlık alanlarında, mühendislik, teknoloji, işletme, hukuk, ilahiyat,sanat, yabancı diller, turizm gibi alanlarda eğitim veriyor. Eğitim dilleri arasında İngilizce ve Arapça bulunuyor. Üniversitenin karşısında kaldığımız için bol bol temaşa ediyorduk manzarasını:) Üniversitede bir ilahiyat fakültesi dersine de girmişliğim vardır. Bir hocadan izin alıp derslerine misafir olarak girmenizi tavsiye ederim.

Üniversitenin müzesi de bulunuyor. Müzeyi sınıfça gezmiştik. Hocamız bize önce kütüphaneden izin alıp orayı gezdirmişti. Sonrasında da müzeye gittik. Müzede toplumun eski yaşayışı sergileniyordu. Eskiden kullanılan eşyaları incelemek çok hoşumuza gitmişti. Müze ve kütüphane gezisini de öneririm.



Ayrıca mezuniyet kutlamaları haftalarca sürüyor. Üniversitelerin ücretlerinden dolayı öğrenciler zor mezun oluyorlarmış. Bu sebepten uzun uzun kutlama yapıyorlar, arabalar kornalarla konvoy yapıyor. Yurdunuzun odası bizim gibi caddeye bakıyorsa arabaların sesleri yetmezmiş gibi bir de konvoyun sesine maruz kalabilirsiniz.

Müzesi


Kütüphanesi


Roma Amfitiyatrosu/المدرج الروماني

Şehrin ortasında yani Vasatul Beled'te bulunan Romalılardan kalma antik tiyatro. İçerisinde müze de bulunuyor.



Vasatul Balad/وسط البلد

Vasatul Beled adıyla Amman'da size kültürel şölen sunan bir mahal. Nereden hediyelik eşya alalım, alışveriş yapalım derseniz tam yeri. Kıyafet mağazaları, hediyelik eşya dükkanları, kumdan hediyelik yaptırabileceğiniz şişeler- ki bunlar artık buranın simgesi, almadan gitmek olmaz-, ucuza kitap bulabileceğiniz kitapçılar, yemek dükkanları, içecek dükkanları ve arayacağınız pek çok mekan bulunuyor. Buradaki Mat'amu Kudüs'te muhakkak kebse ya da mensef yenmeli. Haşim Restoran'a da gidilebilir. Elsescidi Elhuseyni'nin hemen çarprazındaki Ahmet amcadan da anahtarlığa isim yazdırmalı. Ahmet amca Türkçe de biliyor. İsimleri de çok güzel yazıyor.

Ahmed amca Büşra- Selim yazarken


Ve sonuç:



Cama kum doldurma sanatı bu da:

          


Al Hussein Public Parks/حدائق الملك حسين

Yemyeşil, sakin bir alan. Piknik yapmaya, oturmaya, oynamaya, kafa dinlemeye gidilebilecek bir yer. İçerisinde Kraliyet Otomobil Müzesi ve Çocuk Müzesi bulunuyor.

Royal Automobile Museum/ Kraliyet Otomobil Müzesi/متحف السيارات الملكي

2003 yılında Melik Abdullah'ın isteğiyle kurulan müzede 1916'dan bu yana Ürdün'e getirilen özel arabalar sergileniyor. Girdiğinizden itibaren arabalara ilginiz yoksa bile artık olacaktır. Birbirinden güzel ve orjinal arabalar sergileniyor. Buradaki arabalardan biri Hollywood filmlerinden The Martian'da kullanılmış. Müze, Al Hussein Public Parks'ın yanında.



The Children's Museum Jordan/متحف الأطفال

Bu müze de yine Al Hussein Public Parks'ın yanında bulunuyor. İçerisinde çocuklar gibi oynayabileceğiniz çeşit çeşit oyuncaklar bulunuyor. Giriş ücreti de çok makul bir ücretti. Açık olduğu günlere ve saatlere başlıktaki linkten bakabilirsiniz. Gidip bol bol enerji atmanızı tavsiye ederim. 

Al Hussein Sports City/مدينة الحسين للشباب

شارع الرياضية'de. Biz Ramazan Bayramı'nın sonuna yetiştiğimiz için bayramı Ürdün'de geçirmiştik. Bayram namazını da burada büyük bir kalabalıkla kılmıştık. Sonra Esra ablamız bizi evlerine kahvaltıya götürmüştü. Bu park piknik yapmaya, top oynamaya, bisiklet sürmeye, her tür spor faaliyetine çok uygun bir park. Pek çok insanın koşuya geldiğini de görürsünüz zaten.

Bayram namazından bir kare:


Mescitler

Elmescid Elhuseyni

Vasatul Beled'te bulunan meşhur cami. Bu camide muhakkak namaz kılmalı, vakit geçirmeli. Mescide girdiğinizde cemaate selam vermek, onlarla tanışıp kaynaşmak da uhuvveti geliştirmek adına çok güzel olacaktır. Ayrıca bunu da bir pratik fırsatı olarak görebilirsiniz.



Diğer mescidler

King Hussein Mosque/ مسجد الملك الحسين

Kral 1. Abdullah cami

Mescidi Kaluti/مسجد الكالوتي

Nur Mescidi/ Şazelilerin mescidine yakın, Şazelilerin zikirlerine de katılmanızı tercih ederim.

Sharif Hussein bin Talal


Ürdün duvarlarında rast gelebileceğiniz ayetler

Al-Mukhtar Mall



Ürdün'de her şeyin adının muhtar olduğu gibi tabi ki Avm'sin de ismi "Muhtar Mall" olacaktı. Avm, Qasid'ın hemen yanında bulunuyor. İçerisindeki marketten ders çıkışı günlük alışveriş yapılabilir. Ürdün'de taze ve kaliteli meyve sebze bulmak biraz zor. Ayrıca gıda ürünleri biraz pahalı da gelebiliyor.



Majdi Mall



Ürdün Üniversitesi'ne yakın olan Avm'den günlük alışverişinizi yapabilirsiniz. Ayrıca hediyelik eşyalar da bulunuyor. Şal, kumlu cam ya da ihtiyaçlarınızı almak istiyorsanız bulabilirsiniz. Ancak kumlu camı Vasatul Beled'te daha ucuza bulursunuz, burada biraz pahalı. Hatta turistik yerlere gittiğinizde daha ucuz olabiliyor.





Rainbow Street/ شارع الرينبو

Amman'ın popüler caddesi. Adından da anlaşılacağı gibi gökkuşağı gibi rengarek, hareketli bir yer. Kafelerin, hediyelik eşya dükkanlarının, küçük bir mescid ve kraliyet ailesine ait düğün yapılan bir yerin(Parliamentary Life Museum/متحف الحياة البرلمانية) de bulunduğu büyük bir cadde. Bir şeyler almak için çok uygun bir yer değil, nitekim pahalı.



Ürdün kadınları yardımlaşma ve dayanışma derneği/جمعية معهد تضامن النساء الأردني



Ürdün'de bir kadın derneği. Bu dernekte Ürdün'ün en ünlü avukatı Esma Hıdır'la meşruğum için mukabele yapmıştım, Hatta tüm sınıf derneğe gidip bir dersimizi orada yapmıştık. Kadını Tv'de bir haberde ilk gördüğümde şaşırmıştım. Konuştuğumda bu kadar ünlü olduğunu bilmiyordum :) Ayrıca sorularımıza hep Kuran'dan ayetlerle cevap verdiğinden hristiyan olduğunu tahmin etmemiştik.

3- Akabe /عقبة

Akabe Körfezi kıyısında, Ürdün'ün Kızıldeniz'e açılan liman şehri. Akabe kelimesi set anlamına gelmektedir. Gılgamış Destanı'nda da adı geçiyormuş. Kızıldeniz'de ayaklarımızı suya sokmak çok zevkli:) Tekne turu yapmak da güzel oluyor. Teknenin altı camdan olduğu için deniz cisimlerin, müthiş güzellikteki mercanları izleme fırsatı buluyorsunuz. Şehir, Ürdün'ün ekonomi şehri. Turizm, endüstri ve ticari faaliyetler bu kentten yürütülüyormuş. Osmanlılar hac yollarının güvenliği için şehirlerinde bir kale yaptırmışlar. Bu kaleyi Evliya Çelebi'nin Seyahatnamesi'nde bulabilirmişiz.

Petra / Wadi Musa/البتراء


Lut Gölü ile Akabe arasında bir yerde. Petra, kireç taşına oyularak yapılmış ev, tapınak, tiyatro gibi yapıların olduğu antik bir kent. Ürdünlülere girişi 1 dinar, yabancılara 50 dinar. Dünya'nın Yeni 7 Harikası arasında sayılıyor. Gitmezseniz çok da bir şey kaybetmezsiniz. Ancak giderseniz tabi kazanacağınız şeyler var. Ben ata ve eşeğe binmiştim içeride mesela. Ayaklarımızı kuma sokmuş, rahat rahat gezmiştik. Uzun bir yürüyüş yolu olduğu için sonuna kadar gidemedik tabi ki, fakat eşim gitmişti. Yazın epey yorucu oluyor. Ayrıca Indiana Jones, Mortal Combat, The Mummy Returns gibi pek çok filmin ve dizinin bir kısmı da burada çekilmiş.

Wadi Rum /وادي رم


Akabeye yaklaşık 60 km olan bir çöl vadisi. Ürdün 'ün en büyük vadisi. Ay Vadisi/The Valley of The Moon/وادي القمر olarak da biliniyormuş. Pek çok kişi tarafından kamp alanı olarak kullanılıyor. Özellikle Batılıların ilgisini çok çekiyor. Malum ülkelerinde çöl olmadığı için onlara çok eğlenceli geliyor. E tabi bizim de ilgimizi çekiyor. Hayatımızda kaç tane çöl gördük o güne kadar:) Biz kamp yapacağımız çadırlara giderken yolun bir kısmını deveyle gittik. 8 dinara binilebiliyor. Deve ayağa kalkacakken sıkı sıkıya tutunmak gerek, yoksa düşmemek elde değil. Bu da deve kalkışı görmek isteyenlere. Çok farklı bir deneyimdi açıkçası. Ben deveye binene kadar en küçüğünden büyüğüne alıştırma yaptım :) Önce eşek, sonra at, en son da deve.-At ve eşeğe Petra'da bindiğimi söylemiştim. En çok da ata binmeyi sevdim.


Çöl yemeğimiz ve çadırlar

1 geceyi çölde geçirdik. Bedevi kardeşler bize kumun altında pişirerek bir çöl yemeği yaptılar. Gece yıldız kaymalarını izledik. Gündüzünde ise çölde geziye çıktık. Lawrence's Spring'e gittik. Lawrence buralarda uzun yıllar yaşamış. Meşhur Lawrence, Britanyalı bir asker. Arap Ayaklanması'nda Osmanlı'ya karşı savaşıyla ünlü. Bu nedenle takma adı Arabistanlı Lawrence. Arap isyanının çıkmasını destekleyen bir İngiliz ajanının kullandığı karargah olarak ün salmış Wadi Rum da. Arabistanlı Lawrence  adında bir filmi de var. Tabi İngilizler bizim gördüğümüzün aksine kendisini kahraman olarak gördükleri için bakış açıları çok farklı. Şimdilerde yalnızca harabe olmuş bir kanyon, turist çeken bir yer. Bu arada Wadi Rum'un kelime anlamı Arapça'daki Roma'dan değil de Aramice'deki yüksek vadiden geliyormuş.

4- Ceraş/Jerash/ جرش

Antik Roma döneminde Geresa (Antient Greek) adıyla bilinen bir ticaret şehriymiş. 93 harbinden sonra bu şehre pek çok Çerkez muhacir yerleştirilmiş.

Ceraş Harabeleri/The Ancient Roman Ruins of Jerash/

Ürdün'de görebileceğiniz yine Romalılar'dan kalma bir harabe alanı.


The cardo maximus kısmı

Harabeler antik kentin içinde çok büyük bir alan kaplıyor. İçerisinde Jerash Museum, Temple of Zeus, Oval Forum, Artemis Temple, Northern Theatre da bulunuyor.



Bir de gezdiğimiz yerlerde anlatan kişiler genelde bir tepeden bahsederken "murtefiğ cidden" deyip duruyorlardı ve biz murtefiğ bir yer göremiyorduk. Galiba bakış açılarımız yükseğe karşı biraz farklı:) Gezilerde en sık duyacağınız kelime ve kelime grupları: Antik kent, Romalılardan kalma, murtefiğ cidden, kale:)

5- El Kerak / الكرك

Kerak Kalesi ile ünlüdür.

Kerak Castle/قلعة الكرك

12.yy'da Haçlılar tarafından yapılmış bir kale. Yaklaşık bin metre yüksekliğine inşa edilmiş. Bir dış kale ve avlusundan başlayan bir merdivenle bir  iç kaleden oluşuyor. Eyyubilerin eline geçmiş. Osmanlı döneminde de hac ve kervan yollarının üzerinde önemli stratejiik bir konuma sahipmiş.

Wadi Al Mujib /وادي المجيب

Başlığa tıklayarak nasıl bir yer olduğunu görebilirsiniz. Herkesten 'Çok eğlenceli, mutlaka gidin' yorumlarını duyduğum için ve böyle maceraları sevdiğim için -tabi sıcak havalarda suda olmanın da ayrı bir güzelliği var- gitmek istemiştim. Ancak tesettüre uygun olmayacağını düşünerek gitmekten vazgeçtim. Bu arada tehlikeli yerleri bulunuyormuş. Gidenlere dikkatli olmalarını tavsiye ederim.



Buraya kadar gelmişken Madaba'ya uğrayıp البحر الميت/Dead Sea/ Ölü Deniz'e de gitmeden olmaz. Çok tuzlu bir suyu olduğundan maske yapılıyor ve satılıyor, fakat içinde pek kalmak mümkün değil.

6- Aclun/عجلون

Hulefai Raşidin döneminde Müslümanların eline geçiyor burası. 19.yy sonlarında Aclun'un önemi giderek azalıyor. Aclun'dan pek çok alim yetişmiş. Bu isimlerden biri de Keşful hafa muellifi İsmail b. Muhammed elAcluni imiş. Ayrıca, Mescidi Aclunil Kebir'e de gidebilirsiniz.

Ajloun Castle/ Qala'at ur Rabad/قلعة عجلون

Salahaddin Eyyubi devrinde haçlı hucumlarına karşı kumandan İzzeddin Usame tarafından inşa edilmiş. Moğollar Aclun'u da yağmalamışlar. Onların da yağmalamadıkları yer kalmamış, Aclun'da yağmalayacak ne buldular merak ediyorum. Mısır seferi sırasında Osmanlılar'ın eline geçiyor.

7-Es Salt/السلط

Bu şehrin benim için ayrı bir yeri var. Zira bu toprakların altında 300 kadar şehidimiz yatıyor.

Salt Türk Şehitliği

1. Cihan Harbi'nde İngilizlere karşı vatanını savunan ve şehit düşen Türk askerlerinin naaşlarının bulunduğu yer. Maalesef çok acıklı bir hikayesi var bu şehitliğin. Ürdün Vadisi'ni koruma göreviyle şehit olana kadar savaşan askerlerimiz İngilizlerin saldırmasıyla bir mağaraya sıkışıp kalıyorlar, yine de teslim etmiyorlar. Maalesef milliyetçiliğin derdine düşmüş olan Ürdün'deki askerler- henüz o zaman devletleri yok, ayrılmaya çalışıyorlar- kardeşlerine yardıma gelmek yerine İngilizlere destek oluyorlar. Şehit olan askerlerin naaşı ancak 1973'te bir Türk uzmanın fark etmesiyle ortaya çıkıyor ve 1989'da şehitlik yapımına Türkiye eliyle başlanıyor. Şehitlikte daima Kuran okunuyor banttan. Mehteri ''Ey şanlı ordu ey şanlı asker!'' :Salt'ta aklıma gelen ve açıp dinlediğimiz.



Ürdün'de ayrıca peygamber, sahabe, alim kabri ve camiler gezmiştik. Böyle fırsatlar olursa güzel değerlendirmeli.

Ürdün'deyken hep  beraber Filistin- Kudüs'e de gitmiştik. Onu başka bir yazımda anlatacağım inşallah.

8-Ulaşım

Ürdün'de ulaşımın ucuz olduğunu söyleyebiliriz. Mesela 15 dk'lık bir yola dolmuşa 35 kr veriyorduk. Dolmuş kültürü orada bayağı farklıydı. Mesela dolmuşa bir kadın bindiğinde kadına muhakkak yer veriliyor. Eğer erkeklerden biri kalkıp da yer vermezse muavin illa ki birilerini kaldırıp kadını oturtuyor. Kadın oturmadan da hayatta dolmuşu harekete geçirmiyor. Bu açıdan rahatlıkla yolculuk yapılabiliyor. Ancak ben dolmuşu sevmediğim için nerede olursa olsun rahat edemiyorum. Dolmuşta bence sosyolojik gözlemler yapılabilir. Çok farklı bir hayat var. Biz en çok Suveylih dolmuşlarına bindiğimizden Sıveyleh, Sıveyleh diye bağıran, seni görür görmez ıtlağ, ıtlağ  diye tutturan muavinleri görüyorduk. Muavinleri iyi takip etmeli:) Mesela inmek istediğinde erkekler ayağa kalkıyor ama kadınları illa ki inene kadar kaldırmıyorlar. Qasıd'a giderken de dolmuştan inmek için şöyle  mahreçli ve ammiceye yakın bir Muhtar/muhtar mool demeniz gerekiyor :) Aynı yolu otobüsle gitmek isterseniz 50 kr ödeniyor. Otobüsler rahat bir yolculuk sunuyor. Tabi en çok kullanılan ucuz olduğu için taksiler. Yine aynı yol 1 Jd olsa da 3-4 arkadaş bindiğinizde dolmuş fiyatına gelebileceğinden taksiler daha mantıklı oluyor. Taksilerde sayaç/ عدات 25 kr'tan başlıyor. Biner binmez iştegıl ıddat deyin yoksa kandırıp daha fazla isteyebiliyorlar :) Bazen de hiçbir taksi sizi almadan geçip gidebiliyor. Tabi taksi dediysek lüks bir şey beklemeyin, çok eski arabalar. Ama daha iyi arabalara binelim derseniz Über de çağırabilirsiniz.

9-Ürdün yemekleri

Yemekler genel olarak pilav üstü tavuk. En sevdiğimden :) Menü şu şekil:



Mensef
En bilinen Ürdün yemeği. Sarımsaklı sosunu pilava dökerek yiyorlar. Sosu benim pek tarzım değil. Sevenler için denemelik bir lezzet.



Kebse
Fıstık da katılan bu yemek benim en sevdiğim lezzet oldu. İyi yapan bir  yer bulursanız denemeden geçmeyin derim:) Bize hocamız dönem sonunda tepsilerle getirmişti. Tadını hala unutamıyorum. Kebse olsa da yesek, en güzel yeri de fıstıkları:)



Maklube
Türklerin de gayet yaptığı ve sevdiği bir yemek.  



Kadayıf
Ya onlar bizden almış ya biz onlardan almışız.



Kataif
Adı kadayıftan bozma, tadı pek bir güzel tatlı.



Zahter
Arapların çok sevdiği  bir baharat çeşidi. Zeytinyağına batırıp yiyorlar. Aşağıdaki gibi zahterli susamlı pidesini de yapıyorlar.


Şavurma
Dürüm içine ne istersen koy, işte şavurma.


Felafil ve Humus
En klasik Arap yemeği, çok da ucuz. Londra'da neden tavukla aynı fiyat hala anlayamıyorum. Humus da nohutu ezerek yapılıyor.



Baharatlar

Araplar baharatı çok sevdiklerinden ve kullandıklarından her yerde çeşit çeşit baharatlar görebilirsiniz. Ben birkaç çeşit almıştım. Yemeklerde kullanıyorum. Londra'da da her milletten insan olduğu için 15 çeşit falan baharatımız var. Yemeklere farklı lezzetler katıyorlar.






Yemek yemek için gidilecek yerler arasında en çok Qasid'in karşısındaki ucuz felafelci amca/مطعم حماده var tabi. Ayrıca Kudus, Haşim, Esserevat/السروات lokantalarından da yemek deneyebilirsiniz. Bir de meşhur Bekdash/بكداش Dondurmacısı var. Sıcaklarda güzel gider.

Kitap bakmak istiyorsanız  Qasid'ın karşısında Iwan Bookstore var, bakın ancak almayın:) Çünkü gerçekten pahalı. Nispeten daha ucuza bulabileceğiniz bir kitapçı var: Al Fursan Center/مركز الفرسان Biz ordan çok güzel kitaplar, Arapça stickerlar almıştık. 1001 icat kitabının Arapçasını da buradan almıştım. Ben çok seviyorum bu kitabı, filmini de:)


10-Ürdün'e dair notlarım-tavsiyelerim

Ürdün'e dünyanın her yerinden Arapça öğrencileri geliyor.  Pek çok farklı millletle  karşılaşıyor, yani aynı şekilde bir o kadar da farklı kültürlerle tanışıyorsunuz. Yine de en çok Ürdün kültürüyle karşılaşıyorsunuz. Bunu fırsata çevirebilirsiniz. Sonuçta Arapça öğrenmeye gidiyorsunuz. Etrafınızdaki insanlarla daima Arapça konuşmaya çalışabilir, yeni insanlarla tanışabilirsiniz. Ammice-fusha tartışmalarına girin, fushanın ne kadar önemli olduğunu Araplara bi anlatıverip ayrılın. Ammiceyi anlamadığınızda üzülmeyin, zaten ammice öğrenmeye gitmiyorsunuz.

Hayalinizdeki Arap ülkesi Ürdün olmayabilir, şöyle zengin bir biladul haliç/ körfez ülkesi hayal etmiş olabilirsiniz. O yüzden beklentilerinizi düşürerek gelirseniz daha rahat edersiniz. Hediyelik eşya almak içinse Ürdün hiç uygun bir yer değil. Şal almaya kalktığınızda bile malların Türkiye'den gelmiş olduğunu anlıyorsunuz zaten. Bir kumlu cam yaptırmak ve adınızı anahtarlığa yazdırmak yeterli olabiliyor. Temel Arapça ders kitaplarını Fatih'te rahatlıkla bulabileceğinizden burada daha çok roman, hikaye, şiir ya da daha özel kitaplar alabilirsiniz.

Ramazan'ın bir kısmını Ürdün'de yakaladıysanız her akşam farklı bir camiye teravihe gitmeli. Ramazan'ı iyi değerlendirmeli. Derslere odaklanamıyorsunuz ancak ibadeti artırarak feyzinden yararlanabilirsiniz. Farklı mescidlere gitmek, farklı kıraatli imamların ardında namaz kılmanın tadı çok güzel. Arap ülkelerinde Ramazan ayrı bir güzel oluyor. Beraber iftarlar yapmayı da ihmal etmemek gerek. Mesela bizi bir gün Ahmad Snobar hoca ve eşi yemeğe davet etmişti. Esra ablamız vardı bizi her zaman yemeğe davet eden. Birlikte geçirilen vakitler daha feyizli, daha kıymetli oluyor.

Yanınızda götürmeniz gereken şeylere gelince mutfak malzemeleri mesela çaydanlık, tava, tencere, çatal, kaşık, bıçak, bardak gibi temel olanlarını muhakkak alın. Biz odalarda ikişer kişi kalmıştık. Mesela biz oda arkadaşım Elifle getireceğimiz malzemeleri paylaşmıştık. Hatta ben daha geç gittiğim için oradaki durumu, ihtiyaç olan şeyleri yazmıştı ben de ona göre götürmüştüm. Valizim 40 kiloydu hepsi yemeklik ve mutfak malzemesiydi :) (Tabi bu noktada valizimi İstanbul'da nişanlımın, Ürdün'e varınca da bizi karşılamaya gelen Qasid görevlisinin taşıdığını belitrmem gerek) Oradaki ocaklar ateşli ocaklar değil elektrikli eski tip ocaklar, kolay pişmeyeceği için daha kısa sürede pişen yemekler yapabilirsiniz. Yiyecek olarak da kahvaltılık malzemeleriniz, salça, bakliyat, çay gibi en azından temel bir şeyler getirebilirsiniz. Nitekim Ürdün'de gıda pahalı. Kalacağınız süre de 2 ay gibi kısa bir zaman olacağı için yetecek kadar gıda getirebilirsiniz. Meyve sebze ve günlük alışverişinizi de marketten yapabilirsiniz. Ütülenmeyen eşyalar götürmek ütü gereksiniminden de zaman kaybından da sizi kurtarır. Çok kıyafet götürmenize gerek yok. Az, ince, pratik kıyafetler- ferace giyiyorsanız zaten çok rahat oluyor- götürebilirsiniz. Şalınızı ve bir kalın hırkanızı alırsanız da yeterli olur. Ev terliğinizi getirin tabi. Nevresim takımı da gerekli oluyor. Orada atabileceğiniz eski eşyalar getirebilirsiniz.

Bu kısımda eşim de erkekler için birkaç hususi tavsiyede bulunuyor. İsar evleri, -eğer hala aynılarsa- Edep yurdundan farklı, tencere tava gibi mutfak eşyalarını götürmenize gerek yok, ayrıca elektrikli değil normal ocaklar mevcut. Oda değil, ev kültürü oluyor, o yüzden orada hasretini çekebileceğiniz bazı şeyleri ev ahalisi olarak aranızda paylaşıp götürmenizde fayda var: zeytin, peynir, kuruyemiş vs. Diğer ürünleri zaten Muhtar Mall'de bi alışveriş yapıp alırsınız. Zaten muhtemelen her gün hazır çorba ile makarna yenir, akşam da çay yapıp künefeleri yerseniz. Tabi künefeleri almak için aranızdan birini almaya göndermek gerekiyor.

Priz için vasla/ converter alabilirsiniz. Prizleri biraz farklı. Sim hattınızı grubunuzla aynı markadan almak iyi oluyormuş. Bizimki Orange idi. Müşrifelerimiz aldığı için o konuda rahattık. Sağolsun müşrifelerimiz pek çok konuda yardımcı oluyorlardı. Müşrifeler zaten daha öce Ürdün'e gelmiş tecrübeli kişilerdi. Ayrıca gezileri de onlar düzenliyorlardı.

Kültürel farklılıklar demiştik ya şimdi onu temizliğe uyarlarsak Ürdünle temizlik konusunda farklılıklarımız olduğunu söyleyebiliriz. Gider gitmez sizi şoke edecek bir pislik de yok arkadaşlar. Yurdunuz çok temiz de çıkabilir. Bizden sonra gelen bir arkadaşım kaldığı yurdun çok temiz olduğunu söylemişti mesela, hem de ücreti bizden daha azdı ve yurdu bizim yurda yakındı. Eğer odada beraber kaldığınız arkadaşınızla beraber temizlik yaparsanız bazı şeyleri görmemeye başlarsınız. En azından odanız temiz olur. Bir de temizlik yoksunluğunu Araplara bağlamayın derim. Avrupa'da gayet çok pis şehirler var. Tabi yine de Müslümanlar temiz olmayınca bir hayal kırıklığına uğruyor insan. Siz ''Temizlik imandandır'' sünnetimize uyarak etrafınızı temiz tutmaya ve bazı şeyleri görmemeye çalışın.

Arkadaş edinebilirsiniz, hem de nasıl güzel olur. Mesela benim teravih çıkışlarında tanıştığım kişiler oluyordu. Sonra onlarla buluşup geziyorduk. Bizi evlerine davet ediyorlardı. Hala sosyal medyadan görüşüyoruz. Ürdün halkıyla tanışmak hem farklı bir kültürü tanımak hem de pratik adına size yardımcı olacaktır. Hem de ümmet kardeşliğini pekiştirir.

Dakiklik konusunda Arapların da Türklerin hep geç geldiği söylenir. Qasid'ta dersler zamanında başlıyor. Hocalar çok dakik. Sistemlerini iyi kurmuşlar. Hatta ne kadar geç kaldığınızı, niye geç kaldığınızı müşrifelerinize bildiriyorlar. Mesela ben birkaç kez polisin dolmuşu arayıp bekletmesinden dolayı geç kalmıştım. Hemen haberleri  olmuştu. Bir de meşruğ hazırlamada ve pratik yapmanızda yardımcı olan لغة شريكة 'ler olacaktır. Benim için pek etkin değildi. Kendi kendime takıldım ama sizin için faydalı olacaktır, onlardan da istifade etmeye bakın. Bir de Edep için yazmanız gereken Arapça تقرير/raporlar oluyor. O hafta içinde neler yaptınız, nasıl geçti anlatıyorsunuz. Günlük gibi de düşünebilirsiniz. Hem ilerde dönüp bakabileceğiniz kaynaklar da olur.

Projeye/مشووع gelince, konunuzu önceden belirlemenizi, neler yapacağınızı yetkili hocalara sorarak ve planlayarak taslağınızı hazırlamanızı tavsiye ederim. Ben yoğun mezuniyet dönemimden dolayı daha önceden hiç düşünememiştim. Ürdün'deyken bile bayağı gecikmiştim. Hatta konusunu en son belirleyen bendim. Konunuzu belirlerken dikkat etmeniz gereken belli başlı şeyler var: Ürdün toplumuna dair olması gerekiyor, genelde kendi alanınıza dair şeyler seçiyorsunuz zaten. Bol malzemeli, rahat çalışabileceğiniz bir konu seçmeniz daha çok bilgi bulmanıza  yardımcı olur. Bol mukabele/interview  yapabileceğiniz bir konu olursa hem malzeme bulabilirsiniz hem de insanlarla konuşma fırsatı elde edersiniz. Tabi ammice konuştuğu için hiçbir şey anlamadığınız insanlar da çok olacaktır. Mesela ben hastaneye gidip 2 doktorla mukabele yapmıştım. Biri ammice konuşuyordu. Diğeri onunkileri de fushaya çeviriyordu. Üniversite mezunu birinin fusha konuşamamasına da bayağı şaşırmıştım. Tabi onlar da benim ammice konuşamıyor oluşuma şaşırmış olabilirler:) Kaç millet Arapsınız, nerden öğrenelim o kadar ammiceyi, siz de bizi anlayın ama ya :(

Ve tabi oralara gitmemize vesile olanlardan Allah razı olsun. Bizi gönderen Edep'e, özveriyle çalışan ve yardımlarını esirgemeyen Edep, Qasıd ve Medarik hocalarına, görevlilerine. hassaten Recep Şentürk hocamıza teşekkür ediyorum. İnşallah bu yazım bizden sonraki senelerde Ürdün'e gidecek arkadaşlara yardımcı olur. Sorularınız olursa  blogumun ana sayfasındaki sosyal medya hesaplarımdan bana ulaşabilirsiniz.

O vakit yazımızı güzel bir sözle ikmal eyleyelim. Mümin hayırların anahtarı, şerlerin kilididir/kapatanıdır.


2 yorum:

  1. Bu konuda sizinle konusmak istiyorum.nasil ulasabilirim?

    YanıtlaSil
  2. Tabi ki, busraunluyaman instagram hesabımdan mesaj atabilirsiniz.

    YanıtlaSil