12 Maddede Londra'da Sosyal Hayata ve İş Hayatına Entegre Olmak ve 5 Tavsiyem

12 Maddede Londra'da Sosyal Hayata ve İş Hayatına Entegre Olmak ve 5 Tavsiyem

Yazımda, 2 yıl önce Londra'ya taşındığımızdan bu yana neler yaptığımı ve buradaki düzenimle ilgili bilgileri paylaşacağım. Hem buraya taşınmayı düşünenlere fikir olur hem de benim için anı defteri gibi bir sayfa olur. Faydalı bulduğum linkleri de konuyla bağlantılı kısma eklerim.



Benim yaptıklarım
1-Üniversitede Araştırma Stajı
Londra'ya taşındığımda Goldsmiths University'nin Psikolloji alanında araştırma stajına başladım(research intern olarak). Bir hocanın yanında asistanlık yapmaya başladım. Hem onun çalışmalarına yardımcı olmak hem de deneylere katılmaya katılıp tecrübe edinmek adına yaptığım staj bana akademik anlamda pek çok şey kattı. Daha sonra University of College London'da bir hocaya yardım etmeye başladım. Deneylerini yürüttüm. Şimdilerde full-time çalıştığım için kalan vakitlerimde hocamın lisans ve mastır öğrencilerine deneyleri anlatıyorum, yaptıkları çalışmaların doğruluğunu, uygunluğunu kontrol ediyorum. Bu çalışmalara katılmak için akademisyenlerin internetteki sayfalarına bakıp ilgilendiğiniz konularda hocalara yazabilirsiniz. Eğer sizinle çalışmak isterse yanında staja, asistanlık yapmaya başlarsınız. Londra'da bunlar genelde gönüllük esasına dayanıyor. Paid job olabilmesi için hocanın tanıdığı bildiği öğrenci olmanız, doktora yapıyor olmanız, İngiltere'de bir şeyler okumuş olmanız beklenir. Resmi şartarı ise ilanlarda yazar.

2-Şehri gezmek
Londra'nın tarihi ve turistik yer açısından çok zengin olduğunu söyleyebilirim. Bunları araştırıp gezmek, hikayelerini okumak insana çok şey katıyor. İnsanını, doğasını, yapılarını tanımak kültürümüzü geliştiriyor. Bol yeşillikli şehir, parklarıyla bize doğayla iç içe olmak yürüyüş yapmak, bisiklet sürmek için geniş imkanlar sunuyor. Ben ilk başlarda eşimle geziyordum daha sonra Erasmus'a üniversiteden arkadaşlarım geldi ve onlarla gezmeye devam ettim. Sergileri, müzeleri, camileri, üniversiteleri gezmek hayatımın bir parçası. Londra gezi yazımda detayları bulabilirsiniz.

3- Şehir dışına ve Avrupa'ya seyahat
Ingiltere, Avrupa'da olması dolayısıyla en çok da burayı yaşanlar Avrupa'da gezmeyi hakediyor diye düşünüyorum. Yani işte kısacası buraya en yakın yer, doğal olarak Avrupa'yı geziyorsunuz. Seyahat ettiğim yerleri blogumda bulabilirsiniz.

4-Üniversitelerin konferansları
Eventbrite ya da üniversitelerin sayfalarından aktiviteleri takip edip beğendiklerime gidiyordum. Alanımla ilgili çalışmaları takip ediyordum.

5-British Psychology Society Üyelik
BPS'ye üye transkriptimi ve diplomamı verdikten sonra akademik psikoloji denkliği aldım ve üye oldum. Böylelikle bana her ay dergi gönderiyorlardı ve konferanslarına katılabiliyordum. Ancak bu üyeliği her yıl belli bir ücret karşılığı yenilemek gerekiyor.

6-Tiyatro ve müzikalleri
Tiyatro ve müzikallere gitmeyi gerçekten seviyorum. Bolca katıldım da zaten. Alaaddin, The Phantom of the Opera, Matilda gibi bilinen müzikallere ve ayrıca  Romeo and Juliet, King Lear, Mamma Mia, Call My Brother gibi farklı tiyatro oyunlarına, Carmina Burana Operası'na gittim. Bunlar dışında da farklı tiyatro oyunları izledim. Londra, tiyatro ve müzikal açısından oldukça gelişmiş  sahneleri, oyuncu kadrosu ve geniş seyirci kitlesine sahip. Tiyatrolar dolup taşıyor. Harry Potter Cursed Child tiyatrosuna da uzun süredir normal fiyatlı bir bilet yok maalesef kara borsaya düşüyor biletler.

7-Blog yazmak ve youtube kanalı açmak
Londra'daki tecrübelerim bende blog açmam gerektiğine dair bir istek uyandırdı. Gezdiğimiz gördüğümüz yerleri paylaşmak, başkalarına da yardımcı olmak istedim. Bu nedenle gezi yazılarıyla bloguma başladım. Daha sonra Arapça bir kitap yazma hayaliyle Arapça ders anlatımına başladım, arşiv olarak da kullanıp dergilerde yayınlanmış yazılarımı bloguma ekledim. İnşallah faideli olur.

8-Kitap okumak ve Dizi izlemek
Yabancı dizi izlemeye burada başladığımı söyleyebilirim. İngiliz kültürünü tanımak ve British aksanına, tabirlerine daha da aşina olmak adına İngiliz dizileri izlemeye başladım. Bazıları: Sherlock Holmes, Doctor Who, The Crown, Victoria, Call the Midwife, Poldark, Downton Abbey, The Miniaturist. Dönem dizilierini sevdiğim için onları daha çok tercih ettim. Harry Potter'ın 7 filmini de burada yeniden izledim tabi. Bu dizilerin çekildiği veya konu olduğu yerleri de görmek nasib oldu. Hem hakkında fikir sahibi olmak, hem konu olan yerleri görmek, yaşamak hem de hakkında okuyup izlemek bütünün parçalarını birleştirmek adına faydalı oluyor.

9-Özel ders vermek
Arapça ve Matematik özel ders verdim. 4 yaşından 24 yaşına kadar farklı yaşlarda öğrencilerim vardı. Bir site üzerinden öğrenciler hocaları seçip rezervasyon yaptırıyordu. Daha sonra da sınıflarındaki arkadaşlarına önerebiliyorlardı. Şimdilerde iş hayatı yoğun olduğu için fırsat bulamıyorum, ancak devam etmek isteyen bir öğrencim var, ona istisna yapabilirim.

10-Islamic Society üyeliği
Üniversitelerin İslamic Society'lerinin whatsapp gruplarına giriyordum, onların düzenledikleri konferanslara gidiyordum. Ramazanda da programlar da oluyordu.

11-Misafir ağırlamak
Tabi ki arkadaşlarımızı, eş dostu ağırlamak da hayatımızın bir parçası halinde. Onun dışında dışarıda da buluşuyoruz.

12-İş hayatına girmek
Full time çalışmaya başladığımdan beri hayatım daha yoğun gidiyor, diğer etkinliklere pek fazla vakit ayıramıyorum artık. Yine de Londra'da çalışmak bana ciddi bir tecrübe oluyor. 6 aydır tam zamanlı çalışıyorum.

Burada iş bulmanın zorluklarından bahsedeyim biraz da: Öncelikle her yerde olduğu gibi burada da bir yabancı olarak işe alınmanız çok zor. Buna bir de Londra'ya tüm dünyadan insanların göç ettiğini ve başvurduğunu düşüdüğümüzde rekabet kıyasıya oluyor. Bazı işler pozisyon açılır açılmaz kapanıyor yüksek talepten dolayı, shortlist olmanız dahi çok zorlaşıyor. ilk olarak vizenize bakarlar, çalışma izniniz var mı? vizeniz kaç yıllık? indefinite/sınırsız vizeniz var mı? UK ya da EU vatandaşlığınız, ya da indefinite leave to remain vizeniz yoksa şansınız zaten ya yoktur ya çok çok azdır. Bunun dışında çoğu iş ilanında en az 2 yıl tecrübe aranır. Tecrübeniz yoksa işe başlayamazsınız, işe başlayamazsanız tecrübeniz olmaz. Böyle bir kısır döngüye girersiniz. Bir de sitelerde işler dünyanın en mükemmel işi olarak anlatılır. Sanırsınız herkes Apple, Linkedn. Talep çok olunca şirketler de tok oluyor. Bu şehirde gönüllüye bile ihtiyaç yok kimi zaman. job.uk ve indeed.com gibi sitelerde iş ilanları oluyor, oradan bakabilirsiniz.

Tavsiyelerim

1-Mastır yapmak
İngiltere, uluslararası öğrencilere burs vermediği için Türkiye'den burs bulabilirseniz mastır yapın derim. Burs imkanlarını da yazıyorum, alanınıza göre araştırabilirsin: MEB, Jean Monet, Chevening bursları, koşullarına bakıp size uyanlara başvurabilirsiniz.

2-Erasmus/Erasmus Plus yapmak
Üniversitenizin anlaşmalı olduğu üniversitelere Erasmus'a veya herhangi bir kurumda staj yapmak üzere Erasmus +'a gelebilirsiniz. Lisans veya mastır öğrencisiyseniz bu imkanları değerlendirip başvurabilirsiniz, hibeniz de çıkarsa mis gibi gelirsiniz. Poundun hesabını iyi yapmanız lazım tabi.

3-Meet up programlarına katılmak
Meet up diye bir uygulama ve site var. Buradan anlaşıp insanlarla buluşuyorsunuz, kendi kültürünüzü tanıtıp tanışıyorsunuz. İngilizce geliştirmek adına da faydalı olabilir.

4- Dil kursu
Dil kursuna gelen çok oluyor. Düşünüyorsanız ve maddi durumunuz da el veriyorsa bu da seçeneklerinizi arasında olabilir.

5-Derneklerde, vakıflarda gönüllülük
Charity denilen derneklerde gönüllü çalışabilirsiniz. Hem tecrübe olması hem dilinizi geliştirmek açısından bir seçenek olabilir önünüzde.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder