Magha Urduniyye


Çocukluğumdan beri hayalim olan bir Arap ülkesine gitmek lisansın sonunda nasip olmuştu. Yıllar süren bekleyiş sonunda düğünümü erteleyip Ürdün’e gitmiştim. Bu tecrübe Edep sınıfı olarak hem Arapçamızı geliştirmek hem de o kültürün tüm dokularını görmek ve hissetmek adına oldukça önemliydi. Nitekim, bir dili kendi kültüründe teneffüs etmek gibisi yoktu. İşte Ürdün maceramız birdenbire başlayıvermişti.


Bizim için hem farklı bir heyecan hem büyük bir tecrübe idi. Uluslararası alanda kendini kanıtlamış olan Qasıd Enstitüsü’nde eğitimimize başlamıştık. 2 ay süren yoğun bir programa girmiş ve herkesin kendisini ifade edebileceği,Arapçasını geliştirebileceği küçük sınıflarda derslerimizi yapmıştık. Derslerde bizden belli bir konu etrafında fikir üretip bunu ifade edebilmemiz bekleniyordu. Bu,her alanda Arapça tartışabilme becerimizi geliştirmek adına önemli bir adımdı. Ayrıca Medarik’te de İslami ilimlerde pek çok alandan ders alıyorduk. Kısacası Edep’te aldığımız eğitimi Ürdün’de de devam ettiriyorduk. Sınıfta yaptığımız sunumlar, bütün Ürdün programı boyunca enine boyuna düşünerek, pek çok kişiyle mülakat yaparak büyük emeklerle hazırladığımız meşruğumuz, bu meşruğumuzu sunmamız ve aldığımız İslami ilimler dersleri hep dilimizi bir adım daha öne taşımak ve güçlendirmek adınaydı. Bu yoğun tempolu süreçte bize en çok yardımı olan şeyler ise hocalarımızın güleryüzlülüğü, kolaylaştırıcı olması, müşrifelerimizin yardımseverliği ve ilgisi ve bizi eksta motive eden Ürdün’ü bucak bucak tanıtan gezilerimizdi. Hocalarımızla olan ilişkilerimiz yalnızca derslerle sınırlı kalmıyor, ders sonrasında da bizlerle ilgileniyorlardı. Hepimize ayrı ayrı değer verildiğini görmek bizi son derece mutlu ediyordu. O dönemde yurttaki yaşamımızı bile bir fırsat bilip komşularımızla görüşüyor, onlarla samimi dostluklar kuruyorduk. Ürdün bizim için sadece ders değil farklı anlamla ifade ediyordu.

Elbette ki biz derslerle yetinmedik. Dil eğitiminin yanı sıra, Ürdün insanıyla da kaynaşma fırsatımız oldu. Bizi içtenlikle karşıladılar ve içlerinden birileri olarak gördüler. Bu yüzden de tam olarak evimizde gibi hissettik. Kültür yakınlığının da etkisiyle, bazen gerçekten yurtdışında olduğumuzu unutuyorduk. Ayrıca Ramazan’ı Ürdün’de geçirmemizin bir avantajı vardı: Her gün teravihi farklı bir camide, farklı kıraatli bir imamın arkasında kılma fırsatımız oldu. Hatta bazı zamanlar bu teravih çıkışlarında tanıştığımız kardeşlerimizle samimi olduk, irtibatımızı koparmadık, bizi evlerine davet ettiler. Kimisi Ürdünlü kimisi Filistinli olan bu kardeşlerimiz de bizi kardeşleri olarak görüp izzeti ikramda bulunuyorlardı. Sanırım beni en çok etkileyen şey de insanların bizi yıllardır tanıyormuşçasına bize kucak açmalarıydı. İslam kardeşliğini en çok hissettiğimiz zamanlar ise tüm dünya ülkelerinden Müslümanların buluştuğu programlardı. Ürdün’de yaşayan Amerika’dan, Somali’den, Türkiye’den, Arnavutluk’tan, dünyanın her yerinden gelen Müslümanlarla buluşur, zikir meclisleri oluştururduk. Oralarda tanışıp kaynaştığımız pek çok kişi oldu.

Bunların yanısıra, yoğun ve tempolu bir haftanın ardından haftasonları düzenlenen geziler Ürdün’ün tarihini, toplumunu, kültürünü tanımak ve anlamak için son derece önemliydi. Zira gezilere bakış açımız yalnızca turistik değildi. Belki hayatımızda bir daha çölde kalamayacak, belki bir daha çöl yemeği yiyemeyecek, Ürdün’ün kültürünü soluduğumuz o sokaklarda yürüyemeyecektik ama o günleri hiç unutmayacağız. Ürdün’ün çöllerinde kaldığımız günlerdeki huzuru, yoğun hayatlarımızdan bir parça uzaklaşıp yıldızları izleyerek tefekküre daldığımız o günleri de zaman zaman tekrar o huzuru yaşamak için hatırlayacağız.

Bizim için şimdilerde bir anı olsa da Ürdün’de eğitim dönemi; heybemizi pek çok tecrübe, samimi ilişkiler, farklı bir kültürün izleriyle doldurarak kendimizi geliştirdiğimiz bir dönemdi. Bize katkıları yalnızca Arapçamızı geliştirmek olmayan bu eğitim programı aynı zamanda farklı kültürleri tanımamıza, ufkumuzu genişletip bakış açımızı değiştirmemize, farklı toplumlarla yaşamayı öğrenmemize, yurtdışında eğitim tecrübesi kazanmamıza,ve İslam kardeşliğini pekiştirmemize yardımcı oldu. Zaman zaman anıları yad edip heybemize doldurduklarımızla yolumuza daha tecrübeli ve daha emin olarak devam edeceğiz.


Yayınlandığı yer: Bülten Edep/ Sayı 5








.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder