Bizim de Bir Mescidimiz Olsundu - Olmuştu

Boğaziçi'nin Kuzey ve Güney yakasını hatta Hisar ve Uçaksavar yakasını birbirine bağlayan Nafi Baba Cami yıllardır Boğaziçili'nin hep yanında olmuş, hem namaz vakitlerinde hem namaz vakitleri dışında onu ağırlamıştır. Sabah erken ve gece geç vakitler dışında hep kucak açmıştır. Ancak bütün ihtiyaçlara karşılık verebilmiş midir?



Boğaziçili kardeş her zaman namaz vakti Nafi Baba'ya yetişememektedir. Bazen dersleri art ardadır. 10 dakika mola eğer güney kampüsteyse ona yetmemektedir. O da namazını nereyi müsait bulursa orada kılmaktadır. Eğer hava soğuksa boş bir sınıf aramakta, boş sınıf bulamazsa hüzünlenmektedir. Hava sıcaksa güney çimler de onu almaktadır. Okuldaki nüfus da gittikçe artmaktadır ve boş sınıf bulmak da zorlaşmaktadır. Kendisi bir yer ve zaman bulup kılabilmektedir belki ama ya kılamayanlar da varsa? Boğaziçili Müslüman kardeş bunların farkındadır ve bir şeyler yapmanın vakti geldiğine inanmaktadır. Boğaziçili Müslüman kardeşler toplanır ve bu konuyu istişare ederler. Daha önce de ablalarının, abilerinin 2009 yılında okuldan mescid açılması yönünde talebi olmuştur. Okul yönetiminden 5 dakika içinde hayır cevabı gelmiştir. Umudunu bir müddet askıya alan öğrenciler 2012'de düşünür ki daha önce denenmişse biz neden denemeyelim.

Böylelikle bir istişare süreci başlar. Yapılanlar ve yapılabilecekler konuşulur. Bu sefer çok hazırlıklı başlayacaklardır sürece. Bir video çekerek sosyal medyada paylaşırlar. Videoda kampüsteki öğrencilere Güney Kampüs'ten Kuzey Kampüs'e kaç dakikada çıktıklarını sorarlar. Hem eğlenceli hem düşündürücü olmuş denir ya işte öyle bir soru, işte öyle bir video. Afişler asarlar okulun dört bir yanına. Dersine yürüyüp giden Boğaziçililerin dikkatini çeksin diye. Haber ajansları gelir mescid isteyen arkadaşların dertlerini dinleyip röportaj yapmaya. Twitter'dan hashtag'ler yazarlar. Kuzey meydanda stant açıp okulun her yanından öğrencilerden, hocalardan mescid açılması yönünde destek alarak birkaç gün içerisinde bin civarında imza toplarlar. Yani her yandan duyururlar seslerini. Boğaziçili'nin sesi bu sefer gür çıkmaktadır. Onu duymamak ise imkansız olmaya başlamaktadır.
Boğaziçili Müslüman kardeşler bu kadar hazırlık yapmışken, bu kadar çalışıp haklarını savunmuşken, umutları yükselmişken okul yönetiminin bu konuda icraata geçmemesi onları üzer. Madem öyle derler ve Seyyar Mescidlerini açarlar. Diyar diyar gezdirirler mescidi, adı üstündeydi, seyyardı. Güney Kampüste hep beraber namaza dururlar. Nihayetinde "Bize her yer mescit!"ti. Sonra madem derler biz uğraştık ama hala sonuç yok, belki de ilerde bizden sonraki nesiller tekrar bu çabaya girerler. En nihayetinde seslerini duyurmuşlardır ve mescit isteğinin yolunu açmışlardır. Gel zaman git zaman bir ses duyulur ıssız Kilyos Kampüsünden: " Prayer Room". Belki de bu bir grup öğrencinin çabasıyla kız erkek ayrımı olmasa da, adı mescit olmasa da ona benzer bir şey açılmıştır. Bu sırada hazırlık öğrencileri Güney Kampüste kendi çadır mescitlerini açmışlar, bir grup Boğaziçi çalışanı ise kendi çadır mescitlerini kurmuşlardır.

Peki ya bu hikayenin sonunda ne oldu dersiniz? Açılmış mıdır mescid? Yıl olmuştur 2016, kış mı desem bahar mı desem bir vakit dersler ki Güney Kampüste Mediko'nun altında şadırvanlı mı mı şadırvanlı, kadın erkek ayrı mı ayrı, aynalı, halılı temiz güzel bir mescid açılır. Adı da Mescid olmuştur. Herkes orayı artık Boğaziçi'nin mescidi olarak bilecektir. Okula yeni gelmişken mescid isteriz diye tutturan ve bâhusus bunun için çalışan gençler de işte bu arzularının gerçekleştiğini mezun olurken görmüşlerdir. Gözleri açık gitmeyeceklerdir bu üniversiteden. Elhamdülillah:)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder