Amerika'da Doktora Hayallerimiz


           Lisans öğrencisi olarak kimimiz çeşit çeşit kariyer planları yaptık, yüksek lisanlar, doktoralar ya da iş hayatı hayal edip stajlar yaptık, kimimiz bu hayalleri erteleyip başka işlerin peşinden koştuk. Her halükarda mezun olduktan sonra ne yapacağımız konusunda düşündük durduk. Önceden plan yapıp hazırlanmayanlar için bu yol daha zorlu oldu, olmaya devam edecek. Bu yazının lisans öğrencilerine rehberlik etmesini, önlerindeki seçenekleri görmeleri ve fikirlerini netleştirmelerinde yardımcı olmasını temenni ediyorum. İngiltere’de yaşamış ve üniversitelerin burs imkanlarının uluslararası öğrencilere açılmadığını tecrübe edip Amerika yollarını tutmuş bir öğrencinin tecrübelerini paylaşacağım.




             

            



            






       







     












         Boğaziçi’ndeyken eğitim dilinin İngilizce olması, hocalarımızın çoğunun -bazı bölümlerde tamamımın- doktoralarını Amerika’da tamamlamış olması, akademinin Amerika’daki ününü duymuş olmamız, belki bir de farklı maceralar arayışımız ve yurt dışı tecrübesinin bizi heyecanlandırıyor olması kimimizin aklına Amerika’da doktora yapma fikrini getirmiştir. Doktora sürecine dair yeterli bilgimizin olmayışı, doktora yapan bir üst dönem veya eş dost tanımayışımız, 5-6 yıllık uzun bir doktora sürecini göze alamayışımız, başvuru sürecinin zorlukları, tek başımıza anavatandan uçakla bile en az 12-13 saatlik mesafede bir ülkeye gitmenin korkutuculuğu, bazen de Amerika başvurularının, vizelerinin pahalı oluşu bizi bu doktora hayallerimizden alıkoyabiliyor. Erasmus veya Exchange de yapmadıysanız bu hikaye daha da zorlaşır sizin için, çünkü bilinmezlik çoğalmıştır. Evet, tüm bunlar aslında pek çok Boğaziçili’nin hikayesi. Ancak elbetteki zoru seven Boğaziçili tabi ki gerçekten istiyorsa tüm bu nedenlerden yılmayacak ve arzusuna kavuşacaktır. İngilizce lisans eğitimi almamış arkadaşların işi daha zor ve bunu başarmış arkadaşlar da var. Onlar da azimlerinden ötürü takdire şayan. Yine de şanslıyız ki üniversitemiz yurt dışına en çok öğrenci gönderenlerden ve ararsak bizden önce giden arkadaşlarla iletişime geçebiliriz. Gidenler nasıl gitti, henüz gitmeyip de planlarına, hayallerine doktorayı koyanlar ne yapmalı?

          Öncelikle Amerika’da doktora yapmanın yukarıda saydığım nedenlerden dolayı ciddi bir karar olduğunu anladık. Ülkemizden bu kadar uzakta bir yerde sıkı bir çalışma disiplini gerektiren 5-6 yılımızı verebilecek miyiz? Ne için yapabiliriz bunu ve yeterli motivasyonumuz var mı? Bu sorulara sağlam yanıtlar verebiliyorsak ki, o zaman gelin hep beraber başlayalım. İlk olarak istişareyle başlamak güzel olur. Sizden önce bunu deneyimleyen arkadaşlara sormak, onların tecrübelerinden yararlanmak, hiçbir üniversitenin sitesindeki bilgiye benzemiyor ve çok kıymetli diye düşünüyorum. Olabildiğince farklı hikaye dinlemek kafanızda şemalar oluşmasına, taktik geliştirmenize, oradaki yaşama ve ders sürecine dair bilgi edinmenize yardımcı oluyor. Özellikle de bölümlere göre değişen başvuru şekilleri ve ders süreçleri olabiliyor. Mesela sayısal bölümlerin GRE verbal yerine quantitative’e önem vermesi, psikoloji alanındakilerin lab temelli çalışıldığı için önce hocalarla iletişime geçmesi gerektiği, bazı üniversitelerin en az üç yıl lisansı İngilizce okursanız TOEFL istemediği gibi farklılıklar bulunuyor. Bunların hepsi uzun bir araştırma süreci gerektiriyor, ancak tecrübeleri dinlemek her zaman bu süreyi kısaltır. Amerika başvuruları bir yıl önceden başlıyor. Yani Eylül 2020’de doktorayı başlamayı istiyorsanız Aralık 2019 gibi başvuruları tamamlamış olmanız gerekiyor. Bu da hazırlıkları daha önceden yapmayı gerektiriyor.

         Tecrübeli arkadaşlarla konuştuktan sonra yapılacak ilk iş başvurmayı düşündüğünüz alanda ve belli bir konunuz varsa o konuda çalışan hocaları araştırmak. Bunun için eğer size o alan için tavsiye verecek bir hocanız veya arkadaşınız yoksa maalesef ki tek tek düşündüğünüz tüm üniversitelerin sitelerine girerek araştırmak ve her üniversiteden üç hoca belirlemek durumundasiniz. Nitekim yazacağınız niyet mektubunda üç isim belirtmelisiniz. Üniversiteleri seçerken de US News’ten alanınızdaki üniversitelerin sıralamasını çıkarıp, belli bir şehir kısıtlamanız varsa seçeneklerinizi sınırlayabilirsiniz. Başvuru için gerekli belgeler genel olarak şunlar: GRE (bizdeki ALES’in Amerikan versiyonu gibi), uluslararası öğrenciler için TOEFL, 3 akademik referans, Statement of Purpose (niyet mektubu), bazen Writing Sample, transkript, diploma. GRE sınavının puan eşiği genelde üniversiteler tarafından belirtilmez ama yüksek puan ilk seçimlerde başvurunuzun elenmesine engel olur. 3 farklı kısımdan (quantitative, verbal, writing) oluşan GRE’de genelde Amerikalılar verbal kısmından yüksek, matematik kısmından düşük alırlar ve uluslararası öğrencilerde de tam tersi olur. Verbal kısmındaki Latince, Yunanca kökenli İngilizce kelimeleri ezberlemek için zamana ihtiyaç olduğunu unutmayalım. Magoosh diye bir uygulamadan binlerce kelime çalışmanız gerekebilir (yine de kelimelerin ve paragrafların zorluğundan verbal’ı yapamayabilirsiniz, moral bozmayın, yalnız değilsiniz:)). Matematik kısmına çalışmanıza gerek yok, neredeyse 8.sınıf matematiği seviyesinde. Ancak matematik terimlerini öğrenmek faydalı olur. GRE’nin $200 olduğunu söylemekte de fayda var. Türkiye’de $250 olmalı. Şimdiden para biriktirmeye başlamalı.

         Diğer bir mevzu ise İngilizce seviyenizi gösteren belge, yani TOEFL, IELTS, Pearson gibi Proficiency’ye benzeyen sınavlar. Genelde İngiltere’de IELTS, Amerika’da TOEFL kullanılır. Kısaca her ülke kendi yaptığı sınavı teşvik ediyor para kazanmak için. İngilizce sınavı olmadan da üniversiteler kabul edebiliyor. Kimisinin şartı İngilizce eğitim veren bir okulda lisans yapmış olmak, kimisinin de İngilizce anadil olarak konuşulan bir ülkede lisans, yüksek lisans gibi bir programı bitirmek. Bunlar üniversitelerin sitelerinde Admission kısmından tek tek araştırılmalı. TOEFL’ın da ABD’de $185 olduğunu, diğer ülkelerde farklı fiyatlar olabileceğini söyleyelim. GRE ve TOEFL, online sınavlar olduğu için bilgisayardan yapıyorsunuz, ona göre hazırlanmakta fayda var. Kısacası maddi manevi kendinizi hazırlayın!

        SOP/ niyet mektubuna gelince bunun daima çok önemli olduğu söylenir. Genelde 2 sayfa istenen ve akademik tecrübelerini çalışmak istediğin alan ve konunla birleştirip çalışmak istediğin hocaların ismiyle onlara ithafen yazdığın mektuptur diyebiliriz. Akıcı olması, net bir şekilde akademik olarak ne yaptığını ve yapmak istediğini anlatman beklenir. Alacağınız üç referans da kabul almada etkilidir. Sizi tanıyan hocalardan detaylı bir mektup almak, ya da alanda ünlü hocalardan güzel bir mektup alabilmek çok işe yarar. Tabi referansınıza neler yazıldığını bilemiyor ve kontrol edemiyorsunuz. Ancak referans işi bana hep zor gelmiştir. Size kolay gelsin! Zorunlu belgeler dışında kimi zaman istenen Writing Sample var bir de. Tabi ki en iyi yazdığınız ödevinizi veya varsa tezinizi yükleyin gitsin. Bu arada Amerika’da doktora için yüksek lisans şartı aranmadığını ancak özellikle bazı bölümlerde yüksek lisans yoksa genelde iki sene araştırma tecrübesi istendiğini (yani informal olarak, başvuru şartlarında geçmez) bilelim. İki mastır yapıp, lab çalışmalarına katılan, ve genelde ortalamaları 3.90-4.00lerde seyreden, kimisi yayın yapan, konferanslara katılan Amerikalılarla yarışabilmek için gerekiyor en azından.

         Başvuru şartları arasında olmayıp kabul almada etkili olan birkaç bilgi daha verelim. Amerika’da hocaların baktığı en önemli noktalardan biri konunun fitliği. Yani profesörlerin ilgi alanıyla senin çalışmak istediğin konunun örtüşmesi. Websitelerinde yazan konulara benzer konular yazmanız olabilir veya yazdığınız konu hocanın ilerde çalışmak isteyeceği, o dönem aradığı bir konuya denk gelebilir. Labı olan bölümlerde hocalarla önceden konuşmayı ihmal etmeyin. Mülakat vermezlerse zaten kabul de vermeyecekler demektir. Ancak, laboratuvarı olmayan bölümlerde mülakat vermeden kabul veya red gönderiyorlar. Daha önce bir makale yayınlamış arkadaşlar da öne geçekecektir. Yaptığınız çalışmayı bir konferansta sunduysanız veya poster sunum yaptıysanız bunlar da artı olarak size dönüyor. Ya da bir hocanızın araştırmalarına yardım ettiyseniz onlar da etkili oluyor. Ve unutmayın ki tüm dünyadan öğrenciler Amerika’ya başvuruyor ve çok rekabetçi bir yeri umut ediyorsunuz. Uluslararası bir öğrenci olarak Amerikalıların önüne geçip kabul alabilmek için onlardan daha iyi olmanız gerekiyor. İyi olmanız da yetmeyebiliyor ve nereden nasıl ve neden kabul aldığınızı ya da alamadığınızı bilemeyebiliyorsunuz. Bunun için başarısız olduğunuzu asla düşünmeyin! En ufak bir bölüme dahi 300 kendine güvenen kişinin başvurduğu ve 3-4 kişi alındığı programlar olduğunu bilelim. Kabul almada yukarıda saydığımız pek çok faktör rol alıyor. Bu arada bol bol başvuru yapıp şansınızı artırmak en iyisidir. 15-20 üniversite başvurusu duyabilirsiniz. Bazen sadece bir kabul bile gelebilir ama bu çok bilinen bir üniversite de olabilir ya da daha fazla Kabul de alabilirsiniz. Siz elinizden geleni yapın, gerisi Allah’a kalmış açıkçası.

           Amerika’da yüksek lisansların ücretli (yıllık yaklaşık $40,000), doktora programlarının çoğu burslu olduğu için MEB veya Fulbright bursu almadıysanız doktorada üniversiteye ayrıca burs başvurusu yapmadan kabul almanızla birlikte bursunuz otomatik olarak geliyor. Bu burs okul ücretinin kaldırılması ve yaşam masrafları olarak veriliyor. Karşılığında sizden “Research Assistanship” ya da “Teaching Assistantship” yapmanız bekleniyor. Ayrıca “Teaching Fellowship” kavramı var ki ders verme anlamında daha tecrubeli adayları ifade ediyor. Okulunuz oldukça bağış alan ve yeterince fonu olan bir üniversiteyse bazı dönemler bunu beklemeyebilir ya da çalışma saatleriniz danışmanınızın sizden beklentilerine göre değişebilir. Kimi programlar mesela dört burslu öğrenci, iki de kendisi ücretini karşılayacak öğrenci gibi her iki şekilde de öğrenci alabiliyor. Ya da doktora için kendi üniversitesinde yüksek lisans yapma şartı koyabiliyor. Ancak genel uygulama doktoraya az sayıda ve tam burslu öğrenci almak yönünde. Psikoloji Danışmanlık, bazı Klinik Psikoloji programları gibi uygulamalı bölümlerde ileride Amerika şartlarında iyi kazandıracağı için doktorada dahi tamamen ücretli veya kısmi burslu-okul ücretinde indirim yapmak gibi- programlar da olabiliyor. Uluslararası öğrenci olarak yerel öğrencilerin başvurduğu burs veya kredilere de başvuramıyorsunuz. Bir bonus bilgi de evli arkadaşlara gelsin: Birkaç yakın şehir seçerek aynı şehirde farklı üniversitelere başvurarak ihtimalinizi artırın, uzak şehirlerle vakit kaybetmemek gerek. Tabi kırsaldaki üniversitelerle şehir merkezindeki üniversitelerden kabul alma ihtimalinin farklı olduğunu da unutmamak gerek.

           Amerika’da doktora hayali olan tüm arkadaşların hayırlısıyla hayallerine kavuşması duasıyla! Sizlere mektup niteliğindeki yazımın faydalı olmasını umuyorum, olabildiğince detaylı yazmaya özen gösterdim. Afiyette kalın! 

Yazımın yayınlandığı kaynağı görmek için tıklayınız: Kervan Dergi 6.sayı


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder