Sokakta yatan çocuklar, hamile bir kadın, çocukları olan bir aile, dilenmeye, az bir ücretle sabahtan akşama çalışmak zorunda bırakılan çocuklar, kadınlar, ailesini barındırmak için aç kalmaya razı olan babalar... Bu manzaralara çok da uzak değiliz. Sokağa çıktığımız andan itibaren her an karşılaşabileceğimiz tezahürler hakikatte. Onlar kendi halkına zulmeden bir diktatörden kaçan Müslüman kardeşlerimiz, Suriyeliler. Nereli olduklarının, hangi dili konuştuklarının, maddi olanaklarının bir farkı yok bizim için. Onlar Rasulullah aleyhisselam ve Ashab-ı Güzin’in Mekke’de kendilerine zulmedenlerden Medine’ye hicret ettikleri gibi Suriye’den Türkiye’ye hicret eden muhacir kardeşlerimiz.